Kuzey Kıbrıs'ta "Sol" Nereye Koşuyor?

Kıbrıs'ın kuzeyinin Türkiye'nin kesin hakimiyetinde olduğunu bilmeyen var mı? Bu hakimiyetin, adaya yerleştirilen ve hala daha çok büyük oranda da TC yurttaşlığı korunan nüfusla ilişkisini bilmeyen var mı? Türkiye'den adaya getirilen gariban Anadolu emekçilerinin, uygulanan siyasetlerle bir taraftan TC devletinin sadık kulları, diğer taraftan da gerek ekonomik yoksulluk, kültürel aşağılanmışlık ve rüşvet kültürüne alıştırılmak suretiyle denetim altında tutulduğunu bilmeyen var mı? Bunları insanları aşağılamak için, Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımcılığı yapmak için söylemiyorum. Beni tanıyanlar böylesi bir ayrımcılığa karşı mücadele içinde olduğumu iyi bilirler.

Ben bunları, bir yandan bu insanları bu hale getiren sahte, sözde Türk dostlarını teşhir etmek, diğer yandan ise Ankara'nın bu insanlar üzerindeki hakimiyetini göstermek için yazıyorum.

Yani Kıbrıs'ın kuzeyinde bugünkü koşullarda Ankara aleyhine bir seçim sonucu beklemek olası mı?

Kıbrıs'ın kuzeyinde kamuoyunun %60-70, %40-30 oranlarıyla “sağ” ve “sol” diye bölündüğü bir gerçek. Bu oran bazı “istisnalar” dışında hep kendini tekrarlamıştır.

Ama örneğin 2004 Annan referandumunda sağ %30'larda kalmıştır. Aynı şekilde Talat da %60 civarında bir oyla seçilmiştir.

Yine 5 yıl önce Akıncı, sağın ve Ankara'nın Denktaş'tan sonra ikinci adamı Eroğlu'nu benzer bir oranla, yani %65 ile cumhurbaşkanlığından uzaklaştırmıştır.

Nasıl izah edeceğiz bu “istisnaları”?

Örneğin 2004 referandumunu kolaylıkla izah edebiliriz herhalde...

Çünkü Ankara “evet”ten yanaydı açık bir şekilde, ve Denktaşlara, Eroğlulara rağmen %65 “evet” çıkmıştı sonuç. Yani sadece “kök Kıbrıslılar” değil, sadece %30-40 arası değişen oy oranlarıyla “solcular” değil, nüfusun %30-35 oranında bir kesimi de “solcularla/çözümcülerle/anlaşma isteyenlerle” beraber “evet” demişti. 2015'te Akıncı'nın rakibi Eroğlu'na karşı ikinci turdaki oy oranı da %65'ti. Yani “solun” bilinen %30'luk oyundan %35 daha fazla... (Arıklı'nın “2. turda benim çevrem de Akıncı'ya oy verdi” açıklaması bu anlamda dikkate alınmalıdır). Bu olgu, Talat'ın cumhurbaşkanlığını kazanmasında ve beş sene sonra kaybetmesinde de görülmüştür.

Yani apaçık görülüyor ki Ankara, "sol" oylar dışında nüfusun %30-35 civarında bir kesimini yönlendirme gücüne sahiptir.

Yani,

1. Akıncı 2015 seçimlerini Ankara'ya rağmen, AKP'ye rağmen, Erdoğan'a rağmen kazanmadı. Tersine, Ankara ile, AKP ile, Erdoğan ile “uyum” içinde ve ve bu uyum sonucunda kazandı.

2. Ankara, yani AKP, ve Erdoğan, Akıncı'nın onlara muhalif olmadığını bilmiyor mu?

3. Akıncı seçildikten sonra Ankara ile, AKP ile, Erdoğan ile nasıl bir süreç yaşadı?

4. İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde tanık olduğumuz “Osmanlı tezgahları”nın hedefi nedir? En ilerici görünen "sol" çevreler bile neden Akıncı’nın peşinde koşmaya başladı? Kıbrıs "solu", AKEL dahil nereye koşuyor, ve ne yapmalıyız?...

Bu konuyu gelecek yazılarımda irdelemeye devam edeceğim.

15 Şubat 2020, Afrika gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar