Kıbrıs'ta Çözüm ve Barış için Mücadele (1)

Anglo-Amerikan Emperyalizmi ve Ankara’nın Gündemi

Kıbrıs sorununu çözmek için sürdürülen toplumlararası görüşmelerde her seferinde taraflardan biri yapıcı, diğeri de yıkıcı rolde! Son Cenevre görüşmelerinde masayı dağıtan taraf Türk tarafı, toplamaya çalışır rolünde olan taraf da Rum tarafı!

Bunlar aslında birer blok... Bir tarafta Kıbrıs Türk toplumu liderliği arkasında Ankara ve Anglo-Amerikan emperyalizmi, diğer tarafta Kıbrıs Rum toplumu liderliği arkasında da Yunanistan ve AB emperyalizmi!

Bu arada Rusya, Çin gibi büyük emperyalist güçler de devre dışı değiller... Onlar da gelişmeleri yakından izliyor.

Yıllardır bıkmadan usanmadan söyledik... Bu kadar çok bilinmeyenli bir bulmacayı çözmek mümkün değildir. Emperyalist güçlerin tümünün çıkarlarını tatmin etmek olanaksızdır... Birinin tatmin olduğu noktada diğeri mağdurdur. Bu nedenle emperyalist güçler Kıbrıs sorununu çözemezler... Çözemedikleri sürece de çözümsüzlük onlar için çözümdür. De facto statükonun sürmesi onları rahatsız etmez...

Bu durumda en fazla mağdur olan kesimse Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıslı Türk emekçilerdir... Çünkü bu denklem onları uluslararası hukuk dışında bırakmıştır. Kıbrıslı Türklerin uluslararası alanda geçerliliği olan siyasal bir kimliği yoktur. Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki hakları da budanmış durumdadır. Kıbrıslı Rum egemenler toplumun tamamını işgalci Türkiye Cumhuriyeti'nin bir parçası gibi görüyor ve o şekilde muamele ediyor. Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olarak cumhuriyetin kimlik ve pasaportlarına sahip olabilmelerine bile birçok sınırlama getirilmiştir. Örneğin eğer yabancı biriyle evlilik yapmışlarsa eşlerine vatandaşlık verilmiyor. Yabancı eşten doğan çocukları eğer Kıbrıs'ta doğmuşsa vatandaşlık alamıyor. Bu nedenle bazı ailelerin yurtdışında doğan çocukları vatandaş, Kıbrıs'ta doğan çocukları vatandaş değil!, kimliksiz... Aynı aileden kardeşlerin bazıları vatandaş, bazıları kimliksiz... Cumhuriyet kimliği alamayan eşler ve çocuklar, doğal olarak, toplumumuzun kimliğini bitirmeyi, toplumu asimile etmeyi amaç edinmiş TC’deki faşist yönetimin kucağına itiliyor.

İşte bu ortamda Cenevre’de geçen ay sonu (27-29 Nisan 2021) yapılan uluslararası konferansta, Tatar iki devletlilikte ısrar etti ve bundan geri dönüş yoktur dedi! Anastasiadis ise aniden barış meleği kesildi. Ercan Havalimanı, Mağusa Limanı ve Maraş'ın BM ve AB gözetiminde açılmasını önerdi. Normal şartlarda Kıbrıs Türk burjuvazisi için bal kaymak olan bu teklif tahrik kabul edildi. Çünkü ne Anglo - Amerikan emperyalizminin ne de Ankara’nın gündeminde Kıbrıs'ta çözüm yok.

Ankara adına Tatar'ın ağzından yapılan öneri ve tehditlere tepki olarak sabrın da bir sınırı olduğunu vurgulayan Anastasiadis, Kıbrıslı Türklerin de KC'nin vatandaşı olduğunu hatırladı ve Ankara’nın ilhak ve asimilasyon politikalarına karşı birlikte mücadele önerdi!

Bu önerinin samimiyetine inanılabilir mi? İktidara geldiği 2013 yılından beri Kıbrıslı Türklerin en temel vatandaşlık haklarını inkar ederek onlara sığınabilecekleri tek limanın Ankara olduğunu söyleyen Sayın Akıncı'yı haklı çıkaran Anastasiadis'in bu iki yüzlü politikası hiç de inandırıcı değildir...

Gerçek şudur ki, Kıbrıs sorununu çözmek için oluşturulan masanın iki yanında oturur gibi görünen Türk ve Rum burjuva blokları aslında anlaşmamak için anlaşmıştır... Her iki blok da Anglo-Amerikan emperyalizminin dümen suyunda ve bu büyük emperyalist bloğun istekleri doğrultusunda hareket etmektedir. Bu gerçeği kavrayamayanlar, Kıbrıs sorununun nasıl çözümlenebileceğini, çözüm için neler yapılması gerektiğini anlayamazlar...

 

8 Mayıs 2021, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar