Asgari ücret ve sendikal mücadele

KKTC’de enflasyonun %94.5 olduğu açıklandı... Son bir yılda 1 Euro 6 TL’den 20 TL'ye çıkarken, yani %300'den de fazla bir devalüasyon yaşanırken, enflasyonun %94.5’te kalması nasıl mümkün olabilir?...

Enflasyon %94.5, ama hayat %46 civarında pahalanmış! Bu şartlarda toplanan asgari ücret saptama komisyonu da %37’lik bir artış öngörmüş asgari ücret için! Yeni asgari ücret 11800 TL olarak belirlendi!

Bu durum maaşlar artırıldı diye halka yutturulmaya çalışılıyor.

Hayat pahalılığı (HP) ödeneği, ücret ve maaşlara zam yapıldığı anlamına gelmez...

HP, ücret ve maaşlara yapılmış REEL bir artış değildir. HAYAT PAHALILIĞI ÖDENEĞİ ASLINDA MAAŞ ARTIŞI DEĞİLDİR. HAYAT PAHALILIĞı ALIM GÜCÜ ÜZERİNDEKİ KAYBIN TELAFİSİDİR. Üstelik vatandaşın gerileyen alım gücünün tamamının değil, sadece bir kısmının telafisidir! Tersine, miktar olarak eski ücret ve maaşların üstüne çıkılırken, alım gücümüz bir öncekinden daha düşük hale geliyor...

İşte, her bir HP artışı yapılırken ve asgari ücret miktarı belirlenirken sergilenen oyun budur; maaşlar REEL olarak artırılmıyor, tersine, sürekli azalıyor.

Geçici ve nispeten de olsa bu oyunu bozmanın tek yolu, tüm ücret ve maaşları STABİL (İSTİKRARLI) BİR PARA BİRİMİNE ENDEKSLEMEKTİR.

 
Bu öneri, ülkeyi yönetenler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından görmezden gelinmektedir. Sermaye sınıfının çıkarları, işçi sınıfına ölmeyecek kadar, sömürü sistemini ayakta tutmaya yetecek, aç kalmayıp işleyebilecek bir ücret ödemeyi gerektiriyor. Bu nedenle asgari ücret 11800 tl olarak belirlendi. Bu rakam açlık sınırı olarak belirlenen rakamdır.

İşçi ve emekçilerin bu rakama itiraz etmesi, buna karşı mücadele etmesi, çok daha yüksek bir artış talep etmesi gerekir. Ama ne yazık ki, özellikle özel sektör çalışanlarını ilgilendiren asgari ücret tespitinde bile işçiler işçi olmayanlarca temsil edilmektedir.

Bu durum özel sektör işçilerinin örgütsüzlüğünden kaynaklanmaktadır.

Sendika enflasyonu olan Kıbrıs'ın kuzeyinde, işçi sendikaları yok denecek kadar azdır. Bu coğrafyada işçi sendikası kurmak yasaldır, ama kurulmaması için elden gelen yapılmaktadır. Bu coğrafyada, bütün sınıfların olduğu gibi, işverenlerin bile sendikaları vardır; ama nedense işçi sendikası kurulması veya var olanların geliştirilmesi devletçe engellenmektedir. Özel sektörde sendikalaşma hakkı vardır. Ama fiiliyatta yoktur. Bu hakka dayanarak atılmaya çalışılan adımlar genellikle sermaye “duvarına çarpmakta” ve sermayenin yasalarca kollanmakta olan “özel mülkiyet rejimi” tarafından sonuçsuz bırakılmaktadır.

Sendikalar bir sınıf örgütlenmesidir, rastgele bireylerin toplamı değildir, işçilerin kısa erimli ekonomik ve sosyal hakları için mücadele etmek yanında, siyasi iktidar mücadelesini ve sınıf sendikacılığını öğrendikleri okullardır.

Bu çerçeveden baktığımızda, bu ülkeyi yönetenler çok iyi biliyorlar ki, işçi ve emekçiler her ülkede olduğu gibi burjuvalardan sayıca çok fazladır. Çok iyi biliyorlar ki, işçiler örgütlü hareket ederse önlerinde durabilecek bir güç yoktur. Çok iyi biliyorlar ki, işçiler örgütlenirse sendikal haklarla yetinmeyip iktidarı burjuvaların ellerinden söke söke alacaktır.

İşte, tüm diğer tabakalarda “sendika enflasyonu” yaşanırken, işçi sendikalarının kurulmasının önüne duvarlar örülmesinin esas nedenlerinden biri budur. Egemen sermaye sınıfı, işçi sınıfının örgütlü gücünden korkmaktadır.

Sınıf sendikacılığının örgütlenmesi, işçi sınıfının kendi eseri olmak zorundadır...

İşçi sınıfı, örgütlendiği oranda, sınıf olarak kendi özgürlüğünün, ülkesinin özgürlüğü ve bağımsızlığıyla doğrudan alakalı olduğunu da fark edecektir.

 

14 Ocak 2023, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar