Türkiyeliler düşmanımız mı?...
26 Temmuz ve 30 Temmuz tarihli Avrupa gazetelerimizde yayınladığım köşe yazılarıma ilginç tepkiler geldi... Çoğunluk yazılanları haklı bulurken, toplumda artık kangrenleşmeye yüz tutmuş bazı yaklaşımlar da nüksetti... Yanlış olduğunu düşündüğüm bu yaklaşımları eleştirmek, imkan varsa bu yanlış anlayışların ortadan kalkmasını sağlamak gerektiğine inanmaktayım.
Söz konusu iki makalede Kıbrıs sorununu çok genel hatlarıyla özetlemiş, bu sorunun en fazla mağdur ettiği tarafın Kıbrıs Türk toplumu olduğunu anlatmış, Kıbrıs Türk insanının Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki toplumsal haklarının Ankara ve Kıbrıs'taki iş birlikçileri sayesinde yok edildiğini, cumhuriyet içindeki bireysel haklarının da Kıbrıs Rum egemenleri tarafından budanmakta olduğunu, ırkçı ve apartheid düzeyinde bir ayrıma tabi tutulduğunu yazarak, bu ırkçı tutuma karşı mücadele edilmesi gereğini anlatmıştım.
Bazı arkadaşlar, hem de ilerici ve devrimci olarak bilinen bazı arkadaşlar, Türkiyelilere vatandaşlık verilmesinin doğru olmadığını, taleplerimizin yanlış olduğunu iddia ettiler... Hatta bize kalsa 80 milyon Türkiyeli için vatandaşlık isteyeceğimizi iddia ettiler.
Halbuki bizim taleplerimiz sadece ve sadece Kıbrıslı Türklerin bireysel haklarına ilişkindir.
Bir Kıbrıslı Türkün Kıbrıslı Türkten başka kimseyle evlenme hakkı yok mudur?... Peki bir Kıbrıslı Türk bir yabancıyla evlendiği zaman, doğacak çocuklarının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir mi gerekmez mi?... Herkes önce bu soruya yanıt vermeli!
Kıbrıslı Türklerin "yabancı eşleri" dendiği zaman, bazı arkadaşlar "yabancı" kelimesini "Türkiyeli" kelimesiyle eş değer görüyor. Halbuki gerçek bu değil... Evet, Kıbrıslı Türklerin yabancı uyruklu eşlerinin çoğunluğu Türkiye uyruklu kişiler olabilir. Ama Kıbrıslı Türklerin çok farklı milliyetlerden kişilerle evlendiği de belgelerle sabittir. Arap, İranlı, Yunan, İngiliz, Amerikan, Alman, Fransız, Kolombiyalı, Çinli, vs. vs. Ne ararsanız vardır! Dolayısıyla her yabancı eşi Türkiyeli saymak yanlış...
Ayrıca Türkiyeli'ye karşı ne bu öfke, bu kin?
Elimizden gelse 80 milyon Türkiyeli'yi Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı yapmak istiyormuşuz! Bu doğru değil... Ama mücadelemiz bütün insanlığı, hiçbir ayrıma tabi tutmadan dünya vatandaşı yapmaktır.
Kıbrıs'ın kuzeyine 1975-76 yıllarında tarımsal iş gücü olarak getirilmiş Türkiyeli ailelerin Kıbrıs'ta doğan çocukları var. Bu çocuklar Kıbrıs'ta, Kıbrıs Türk kültürüyle büyüdüler. Bunlarla tanışıp konuştuğunuzda, Kıbrıslı olmadıkları aklınıza bile gelmez. Ama bizim taleplerimiz onları dahi kapsamıyor. Biz Kıbrıslı Türklerin karma evliliklerden doğan çocukları ve eşlerinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olma hakkını savunuyoruz. Bu insanlarımız seyahat etme özgürlüğünden, eğitim özgürlüğünden ve daha birçok bireysel haktan yararlanamamanın travmasını yaşamaktadır. Egemen Rum burjuvazisi, bu insanların haklarını inkar etmekle, onları Ankara'daki egemenlerin kucağına itmektedir. Bu politika da statükonun güçlenmesinden başka hiçbir işe yaramamaktadır...
Bu politika, ilerici devrimci bir politika değildir. Düpedüz şöven ve ırkçı bir politikadır. Karşı devrimcidir...
Hem biliyor musunuz, Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmalara göre, 80 milyon Türkiyeli Yunan adalarına günü birliğine gidebiliyor. Ben aynı uygulamanın Kıbrıs için de mümkün olduğuna inanıyorum...Yeter ki iki toplumun egemenleri barıştan yana tavır koyabilsinler.
Bu noktada da sormak istiyorum: 80 milyon Türkiyeli'ye karşı, bazı ilerici ve devrimci geçinen çevrelerimiz neden bunca öfke ve hınç doludur?...
Kıbrıs Türk toplumunun bugünkü sefil halinden 80 milyon Türkiyeli mi sorumludur?... Bir sorun bakalım kendinize, siz 80 milyon Türkiyeli'nin düşmanı mısınız?
Şahsen ben 80 milyon Türkiyeli'yi ikiye ayırırım... Egemen emperyalist burjuvazi, ve onun karşısında olan Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları... Ben Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının dostuyum. Onların da bizim dostumuz olduğuna inanıyorum... Kendi haklarımızı savunduğum gibi, onların haklarını da her yerde ve her ortamda savunurum ve savunacağım...
Ama egemen Türk emperyalist burjuvazisinin düşmanıyım...Onlar da bizim düşmanımızdır! Onlar Kıbrıs Türkü'nün bugünkü sefil halinin önde gelen sorumluları arasındadır. Ama aynı zamanda, onlar Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarını da ezen, ırkçı ve faşist burjuva güçlerdir.
Bu tartışmaya ilgi duyan herkes kendini sorgulamalıdır: “80 milyon Türkiye halkı benim düşmanım mıdır?...”
Söz konusu iki makalede Kıbrıs sorununu çok genel hatlarıyla özetlemiş, bu sorunun en fazla mağdur ettiği tarafın Kıbrıs Türk toplumu olduğunu anlatmış, Kıbrıs Türk insanının Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki toplumsal haklarının Ankara ve Kıbrıs'taki iş birlikçileri sayesinde yok edildiğini, cumhuriyet içindeki bireysel haklarının da Kıbrıs Rum egemenleri tarafından budanmakta olduğunu, ırkçı ve apartheid düzeyinde bir ayrıma tabi tutulduğunu yazarak, bu ırkçı tutuma karşı mücadele edilmesi gereğini anlatmıştım.
Bazı arkadaşlar, hem de ilerici ve devrimci olarak bilinen bazı arkadaşlar, Türkiyelilere vatandaşlık verilmesinin doğru olmadığını, taleplerimizin yanlış olduğunu iddia ettiler... Hatta bize kalsa 80 milyon Türkiyeli için vatandaşlık isteyeceğimizi iddia ettiler.
Halbuki bizim taleplerimiz sadece ve sadece Kıbrıslı Türklerin bireysel haklarına ilişkindir.
Bir Kıbrıslı Türkün Kıbrıslı Türkten başka kimseyle evlenme hakkı yok mudur?... Peki bir Kıbrıslı Türk bir yabancıyla evlendiği zaman, doğacak çocuklarının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir mi gerekmez mi?... Herkes önce bu soruya yanıt vermeli!
Kıbrıslı Türklerin "yabancı eşleri" dendiği zaman, bazı arkadaşlar "yabancı" kelimesini "Türkiyeli" kelimesiyle eş değer görüyor. Halbuki gerçek bu değil... Evet, Kıbrıslı Türklerin yabancı uyruklu eşlerinin çoğunluğu Türkiye uyruklu kişiler olabilir. Ama Kıbrıslı Türklerin çok farklı milliyetlerden kişilerle evlendiği de belgelerle sabittir. Arap, İranlı, Yunan, İngiliz, Amerikan, Alman, Fransız, Kolombiyalı, Çinli, vs. vs. Ne ararsanız vardır! Dolayısıyla her yabancı eşi Türkiyeli saymak yanlış...
Ayrıca Türkiyeli'ye karşı ne bu öfke, bu kin?
Elimizden gelse 80 milyon Türkiyeli'yi Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı yapmak istiyormuşuz! Bu doğru değil... Ama mücadelemiz bütün insanlığı, hiçbir ayrıma tabi tutmadan dünya vatandaşı yapmaktır.
Kıbrıs'ın kuzeyine 1975-76 yıllarında tarımsal iş gücü olarak getirilmiş Türkiyeli ailelerin Kıbrıs'ta doğan çocukları var. Bu çocuklar Kıbrıs'ta, Kıbrıs Türk kültürüyle büyüdüler. Bunlarla tanışıp konuştuğunuzda, Kıbrıslı olmadıkları aklınıza bile gelmez. Ama bizim taleplerimiz onları dahi kapsamıyor. Biz Kıbrıslı Türklerin karma evliliklerden doğan çocukları ve eşlerinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olma hakkını savunuyoruz. Bu insanlarımız seyahat etme özgürlüğünden, eğitim özgürlüğünden ve daha birçok bireysel haktan yararlanamamanın travmasını yaşamaktadır. Egemen Rum burjuvazisi, bu insanların haklarını inkar etmekle, onları Ankara'daki egemenlerin kucağına itmektedir. Bu politika da statükonun güçlenmesinden başka hiçbir işe yaramamaktadır...
Bu politika, ilerici devrimci bir politika değildir. Düpedüz şöven ve ırkçı bir politikadır. Karşı devrimcidir...
Hem biliyor musunuz, Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmalara göre, 80 milyon Türkiyeli Yunan adalarına günü birliğine gidebiliyor. Ben aynı uygulamanın Kıbrıs için de mümkün olduğuna inanıyorum...Yeter ki iki toplumun egemenleri barıştan yana tavır koyabilsinler.
Bu noktada da sormak istiyorum: 80 milyon Türkiyeli'ye karşı, bazı ilerici ve devrimci geçinen çevrelerimiz neden bunca öfke ve hınç doludur?...
Kıbrıs Türk toplumunun bugünkü sefil halinden 80 milyon Türkiyeli mi sorumludur?... Bir sorun bakalım kendinize, siz 80 milyon Türkiyeli'nin düşmanı mısınız?
Şahsen ben 80 milyon Türkiyeli'yi ikiye ayırırım... Egemen emperyalist burjuvazi, ve onun karşısında olan Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları... Ben Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının dostuyum. Onların da bizim dostumuz olduğuna inanıyorum... Kendi haklarımızı savunduğum gibi, onların haklarını da her yerde ve her ortamda savunurum ve savunacağım...
Ama egemen Türk emperyalist burjuvazisinin düşmanıyım...Onlar da bizim düşmanımızdır! Onlar Kıbrıs Türkü'nün bugünkü sefil halinin önde gelen sorumluları arasındadır. Ama aynı zamanda, onlar Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarını da ezen, ırkçı ve faşist burjuva güçlerdir.
Bu tartışmaya ilgi duyan herkes kendini sorgulamalıdır: “80 milyon Türkiye halkı benim düşmanım mıdır?...”
2 Ağustos 2022, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder