Demokratik ve Kalıcı Barış
Geçen haftaki köşe yazılarımdan sonra okuyuculardan bana Kıbrıs sorununa nasıl bir çözüm önerdiğim sorusu geldi.
Her şeyden önce benim yazdıklarımdan Kıbrıs'ta federal bir çözüme veya herhangi başka bir çözüme karşı olduğum anlamını çıkaranlar yanılıyor.
Ben ve partim toplumsal olayları sınıfsal açıdan ele almaktayız. Herkesin bunu öncelikle anlaması gereklidir. Yani biz olayları dar milliyetçi çıkarlar açısından değerlendirmeyiz. Olayları işçi ve emekçi sınıfların çıkarları açısından değerlendiririz.
Emperyalist dünyada geçmişteki güç dengeleri bozulmuş durumdadır. Emperyalist güçlerin dünyayı yeniden paylaşmaya, yeni dengeler kurmaya ihtiyacı var! Emperyalist dünyada ise bunu yapmanın tek yolu vardır, savaş!
Bu yüzden emperyalistler durmaksızın silahlanıyor.
Emperyalist güçlerin Doğu Akdeniz'de yoğunlaşan dalaşması boşuna değil!
Yeniden paylaşım kavgasına bütün emperyalist ülkelerde içte faşistleşme ve ırkçılık eşlik etmektedir. Emperyalist güçler dünyanın her tarafında cephe gerilerini sağlama almak için ırkçılık, milliyetçilik ve faşizmi kışkırtıp geliştiriyorlar. Faşizm ve ırkçılık emperyalizmin kaçınılmaz yol arkadaşlarıdır. Faşizme ve ırkçılığa karşı mücadele, emperyalizme karşı mücadeleden ayrılamaz!
Bu koşullarda komünistler olarak bizim önceliğimiz barışın korunması ve savaşın önlenmesidir. Bu nedenle emperyalist bir barışı emperyalist bir savaşa tercih edeceğimizi sürekli vurguluyoruz.
Halbuki Kıbrıs için 1968 yılından beri sürdürülen barış görüşmelerinden sonuç alınamamıştır. Bunun nedeni çok açıktır. Emperyalist büyük güçler Kıbrıs'ta var olan de facto durumu çözüm olarak görmekte ve en azından şimdilik başka bir çözüm istememektedirler. Kıbrıs halkını nükleer silahlar yüklü bir adada istim üstünde yaşatmaktadırlar.
Her an kendimizi bir savaş ortamında bulmamız işten bile değildir!
BM çerçevesinde yürütülen görüşmeler göstermeliktir. Bu görüşmelerin hep aynı kısır döngü içerisinde sürmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ekim ayında Kıbrıs Türk toplumu liderini belirlemek için yapılacak seçimlerde, her zamanki gibi Kıbrıs sorununun çözümü ön plana çıkarıldı. Adaylar Kıbrıs'ta barış kıstası üzerinden değerlendirilmekte ve sözde barış yapacak adaylar ön plana çıkarılmaktadır. Fakat "barış ve çözüm" yanlısı adaylar ortaya attıkları tezlerle kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyorlar!
Bir yandan “federal bir çözüm için kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz, çünkü başka seçeneğimiz yok" derken, öte yandan da “desantralizasyona karşı degiliz” demektedirler! Hangisi tercihinizdir diye sormayacağım... Çünkü özünde ikisi de aynı kapıya çıkar.
Merkezi güçlü federasyon ile kanatları güçlü federasyon arasındaki fark, eğer iki devletlilik değilse, federasyon ile konfederasyon arasındaki farktan başka bir şey değildir.
BM çerçevesinde tam 52 yıldır devam eden görüşmelerde tarafların, sonuca gitmek yerine neden yeni terimler icat etme ihtiyacı duyduklarına hiç kafa yoruyor muyuz? Nedeni basit! Çünkü Anglo Amerikan emperyalizmi ve onun güdümündeki BM; işbirlikçileri TC ve Yunanistan’ın gündeminde Kıbrıs'ta bir çözüm yoktur! Onların gündemi şimdilik statükonun devamını öngörmektedir. Onların gündeminde Doğu Akdeniz'de bulunan doğal zenginliklerin paylaşılması vardır.
İşte bu yüzden bizim alternatif çözüm önerimiz BİR BÜTÜN OLARAK EMPERYALİST SİSTEME KARŞI MÜCADELE etmektir. Kalıcı ve demokratik barış emekçiler açısından çok önemlidir. Ancak devrimci mücadele çağrısı yapmadan kalıcı ve demokratik bir barıştan söz etmek, emekçiler açısından aptalca bir ütopyadan başka bir şey değildir.
Bu amaçla ülkemizde kalıcı barış için, halkların kardeşliği ve ulusların eşitliği temelinde yükselecek anti-emperyalist birleşik cephe hükümeti programını hazırladık. Gelecek köşe yazımda bu programın içeriğini anlatacağım!
Her şeyden önce benim yazdıklarımdan Kıbrıs'ta federal bir çözüme veya herhangi başka bir çözüme karşı olduğum anlamını çıkaranlar yanılıyor.
Ben ve partim toplumsal olayları sınıfsal açıdan ele almaktayız. Herkesin bunu öncelikle anlaması gereklidir. Yani biz olayları dar milliyetçi çıkarlar açısından değerlendirmeyiz. Olayları işçi ve emekçi sınıfların çıkarları açısından değerlendiririz.
Emperyalist dünyada geçmişteki güç dengeleri bozulmuş durumdadır. Emperyalist güçlerin dünyayı yeniden paylaşmaya, yeni dengeler kurmaya ihtiyacı var! Emperyalist dünyada ise bunu yapmanın tek yolu vardır, savaş!
Bu yüzden emperyalistler durmaksızın silahlanıyor.
Emperyalist güçlerin Doğu Akdeniz'de yoğunlaşan dalaşması boşuna değil!
Yeniden paylaşım kavgasına bütün emperyalist ülkelerde içte faşistleşme ve ırkçılık eşlik etmektedir. Emperyalist güçler dünyanın her tarafında cephe gerilerini sağlama almak için ırkçılık, milliyetçilik ve faşizmi kışkırtıp geliştiriyorlar. Faşizm ve ırkçılık emperyalizmin kaçınılmaz yol arkadaşlarıdır. Faşizme ve ırkçılığa karşı mücadele, emperyalizme karşı mücadeleden ayrılamaz!
Bu koşullarda komünistler olarak bizim önceliğimiz barışın korunması ve savaşın önlenmesidir. Bu nedenle emperyalist bir barışı emperyalist bir savaşa tercih edeceğimizi sürekli vurguluyoruz.
Halbuki Kıbrıs için 1968 yılından beri sürdürülen barış görüşmelerinden sonuç alınamamıştır. Bunun nedeni çok açıktır. Emperyalist büyük güçler Kıbrıs'ta var olan de facto durumu çözüm olarak görmekte ve en azından şimdilik başka bir çözüm istememektedirler. Kıbrıs halkını nükleer silahlar yüklü bir adada istim üstünde yaşatmaktadırlar.
Her an kendimizi bir savaş ortamında bulmamız işten bile değildir!
BM çerçevesinde yürütülen görüşmeler göstermeliktir. Bu görüşmelerin hep aynı kısır döngü içerisinde sürmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ekim ayında Kıbrıs Türk toplumu liderini belirlemek için yapılacak seçimlerde, her zamanki gibi Kıbrıs sorununun çözümü ön plana çıkarıldı. Adaylar Kıbrıs'ta barış kıstası üzerinden değerlendirilmekte ve sözde barış yapacak adaylar ön plana çıkarılmaktadır. Fakat "barış ve çözüm" yanlısı adaylar ortaya attıkları tezlerle kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyorlar!
Bir yandan “federal bir çözüm için kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz, çünkü başka seçeneğimiz yok" derken, öte yandan da “desantralizasyona karşı degiliz” demektedirler! Hangisi tercihinizdir diye sormayacağım... Çünkü özünde ikisi de aynı kapıya çıkar.
Merkezi güçlü federasyon ile kanatları güçlü federasyon arasındaki fark, eğer iki devletlilik değilse, federasyon ile konfederasyon arasındaki farktan başka bir şey değildir.
BM çerçevesinde tam 52 yıldır devam eden görüşmelerde tarafların, sonuca gitmek yerine neden yeni terimler icat etme ihtiyacı duyduklarına hiç kafa yoruyor muyuz? Nedeni basit! Çünkü Anglo Amerikan emperyalizmi ve onun güdümündeki BM; işbirlikçileri TC ve Yunanistan’ın gündeminde Kıbrıs'ta bir çözüm yoktur! Onların gündemi şimdilik statükonun devamını öngörmektedir. Onların gündeminde Doğu Akdeniz'de bulunan doğal zenginliklerin paylaşılması vardır.
İşte bu yüzden bizim alternatif çözüm önerimiz BİR BÜTÜN OLARAK EMPERYALİST SİSTEME KARŞI MÜCADELE etmektir. Kalıcı ve demokratik barış emekçiler açısından çok önemlidir. Ancak devrimci mücadele çağrısı yapmadan kalıcı ve demokratik bir barıştan söz etmek, emekçiler açısından aptalca bir ütopyadan başka bir şey değildir.
Bu amaçla ülkemizde kalıcı barış için, halkların kardeşliği ve ulusların eşitliği temelinde yükselecek anti-emperyalist birleşik cephe hükümeti programını hazırladık. Gelecek köşe yazımda bu programın içeriğini anlatacağım!
22 Eylül 2020, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder