Toplum Lideri ve Federal Çözüm! (1)

 
11 Ekim'de, korona virüs müsaade ederse, KKTC cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak.

KKTC Cumhurbaşkanı uluslararası diplomaside Kıbrıs Türk toplumunun lideri olarak kabul edilmektedir.

BM Güvenlik Konseyi kararıyla KKTC tanınmadığı için KKTC’nin kurumları da tanınmadığı gibi, dünyanın çeşitli ülkelerindeki temsilcilikleri de sıradan derneklerle aynı statüde kurulmuştur... Fakat uluslararası toplum Kıbrıs sorununu ele alırken Kıbrıs Türk toplumunu dışlayarak hareket edemez... Kıbrıs Türk toplumu ile görüşmeler sürdürülmelidir. Bu nasıl yapılacak? Kıbrıs Türk toplumu Kıbrıs Cumhuriyeti'ni oluşturan iki ana toplumdan biri olduğuna göre, ve 1968 yılında başlayan toplumlar arası görüşmeler toplum liderleri (o dönemde cemaat meclislerinin başkanları) arasında başlatıldığına göre, KKTC cumhurbaşkanı toplum lideri olarak değerlendirildi!

Aslında işin bu yönü de sıkıntılı... Çünkü toplum lideri olarak resmi itibar gören lider, tanınmayan KKTC’de yapılan seçimlerle, ve bu adanın kuzeyine uluslararası anlaşmalara aykırı ve hukuk dışı olarak taşınmış olan nüfusun da katıldığı bir seçmen kitlesi tarafından seçilmekte. Yani neresinden bakarsanız bakın sorunlu bir statü! Ama buna rağmen, uluslararası hukuk ve demokrasiyi temsilen BM ve diğer önemli aktörler bu hukuksuzluğa bilerek ve isteyerek göz yummakta, böylelikle tanımayıp yasadışı ilan ettikleri KKTC’yi de bir yerde meşru hale sokmaktadır.

Kıbrıs sorununda süregelen çözümsüzlüğün nedenini sık sık gerek şahsım gerekse KSP olarak vurgulamaktayız. Sorun, burjuvaların böylesi karmaşık sorunları çözme yetisini yitirmiş olması ve emperyalist güçler arasındaki güç dengeleri dolayısıyla birinin diğerlerine isteklerini en azından şimdilik empoze edememiş olmasıdır. Özünde bugünkü de facto durum da bir dayatma sonucudur ama güç dengeleri mevcut durumun meşru bir statü kazanmasını engellemiştir.

Ayrıca, bizim dışımızdaki (yerli/yabancı) neredeyse tüm güçlerin bu emperyalist politika ve çözümlere tav olması nedeniyle, sorunu çözme konusunda emperyalizmi zorlayan etkili bir kitle hareketinin yokluğu da statükoyu güçlendirmektedir...

Bunlar dikkate alınmadan soruna doğru yaklaşım mümkün olmadığı gibi, kişinin (örgütün) zamanla emperyalist politikalara teslim olmasına yol açar.

Hal böyle olunca KKTC cumhurbaşkanlığı seçimleri genel olarak Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanan iç siyasi ve iktisadi sorunlar üzerinde değil, Kıbrıs sorunu üzerinde "toplum liderliğine" aday olanların soruna çözüm önerilerinin tartışıldığı bir zemin üzerinde yürütülür. Siyaset aynı çıkmaz sokakta dolaşır durur!

11 Ekim'de yapılması planlanan seçimde 11 aday var. Bu adayların başlıcaları 2 karşıt gruba ayrılıyor:

1. grup: Federal çözüm yanlıları.

2. grup: İki ayrı devlet yanlıları.

Federal çözüm yanlılarına göre Kıbrıs sorununa bulunabilecek muhtemel çözüm şekli sadece federasyondur. Federasyon dışında bir çözüm şekli yoktur. Buna mukabil federasyon karşıtları olarak bilinen adaylar kendi tezlerini savunurken "farklı seçeneklerin de var olduğu ve bunları da dikkate almanın zamanı geldiği" görüşünden hareket etmektedir. Onlara göre de yeni seçenek iki devletliliktir!

(... devam edecek.)

8 Eylül 2020, Avrupa gazetesi

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar