TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması

Her yıl, Ankara tarafından, iktisadi ve mali işbirliği anlaşması denilen göstermelik bir protokol Kıbrıs Türk halkına dayatılmaktadır. Bu aslında Ankara’nın yazdığı ve yönettiği bir senaryodur. Bu protokolün içeriği normal bir uluslararası antlaşmadan çok farklıdır. Her alanda belirlenen hedeflerin hangi amaçlarla belirlendiği, bu hedeflerin içeriği ve nasıl elde edileceklerine dair ayrıntılar anlaşmada yoktur. Her şey yuvarlak laflarla geçiştirilmiştir. Bu tesadüf değildir... Ankara bunu bilinçli olarak yapmaktadır. Ankara'nın amacı, bu protokol sayesinde Kıbrıs Türk toplumunun iradesini en üst düzey memurundan işçisine kadar esir almaktır.

Ankara, protokoldeki muğlaklıklar sayesinde toplumun iradesini hiçe sayarak Kuzey Kıbrıs'ı istediği gibi yönetmektedir!

Bu protokoller sayesinde KKTC "devleti", mali açıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun Kıbrıs'ın kuzeyindeki uluslararası geçerliliği olmayan elçiliğine avuç acar duruma getirilmiştir. Sadece devlet değil, ülkedeki tüm resmi ve yarı resmi kurumlar (belediyeler, üniversiteler ve hatta sivil toplum örgütleri bile) elçiliğe muhtaç duruma düşürülmüştür. Devlette olmayan kaynak elçilikte vardır. Elçilik, belediyelerden kültür sanat kuruluşlarına kadar her kuruma mali destek sağlamaktadır. Ama bir şartla; elçiliğin istediklerini yapmak kaydıyla! Mesela elçilik demokrat bir gazetenin susturulmasını isterse gidip onu susturmak için taşlayan, hatta linç girişiminde bulunan kişi ve kurumlar elçiliğin mali desteğine hak kazanırlar! Elçilik üzerinden yapılan mali destekle Kuzey Kıbrıs'ta da, Türkiye'de olduğu gibi bir yandaş medya yaratılmıştır. Ankara'dan gelen direktiflerle, aynı gün, aynı başlığı manşete çeken yandaş ve yalaka bir medya!

KKTC meclisi içindeki muhalefet partileri, bu protokollerle ilgili olarak sadece KKTC hükümetlerini eleştirmekle yetinirler. Protokolü hazırlayan ve Kıbrıs Türk toplumuna empoze eden Ankara yönetimlerine ise en küçük bir eleştiri yöneltemezler. Sadece şükran çekmeyi bilirler. Çünkü şükran çekmezlerse KKTC’de hükümet olmalarına, hatta bir koalisyonun parçası olabilmelerine bile müsaade edilmez.

Bu son protokolle ilgili olarak çok önemli bir nokta daha var:

Tüm dünyanın başına bela olmuş yeni Covid-19 pandemisiyle iyice derinleşen ekonomik kriz ortamında, bir yıldan beri evine doğru dürüst ekmek götüremeyen, ücret alamayan onbinlerce işçi ve binlerce küçük esnaf ve çiftçinin durumu, bu protokolde dikkate alınmamıştır... İktisadi ve mali işbirliği anlaşması mantıken öncelikle ülkenin ve halkın içinde bulunduğu ekonomik sorunları gidermeye, en azından hafifletmeye yönelik önlemleri içermelidir. Ülkemizi işgal altında tutan Ankara, halkımızın sağlığından ekonomik durumuna kadar, Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanan ve yaşanacak olan her türlü gelişmeden sorumludur. Bu gerçeği akıldan çıkarmamalıyız! Ama Ankara tarafından hazırlanan sözde ekonomik ve mali işbirliği protokolünde ülkenin en önemli sorunu gündeme bile gelmiyor! Bunun yerine ne var?... Ülkenin hiç ihtiyacı olmayan bir saray yapımı var! Tayyip Erdoğan, kendine yaptırdığı saraydan sonra, Kuzey Kıbrıs'a da bir saray yavrusu yaptırarak Kıbrıs Türk toplumuna iyilik yapmış olacağını mı sanıyor? Bu yüzden mi her tarafa "Love" posterleri astırdı? Yok efendi! Seni sevmiyoruz. Bir değil on saray yaptırsan da seni sevmiyoruz. Hem Türkiye halkını hem de Kıbrıs halkını yoksulluk ve açlık seviyesinin altında yaşatırken kendine saraylar yaptıran ırkçı, gerici ve faşist bir siyasi sevilmeyi hak etmez!

 

16 Mart 2021, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar