Geçiş noktalarındaki işkence son bulmalı!
Kıbrıs'ın güneyini, yani Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yöneten Rum egemenlerin de, kuzeydekiler gibi, emperyalist güçlerin işbirlikçisi olduğunu her fırsatta belirtiyorum...
"İki devletli çözüm" söylemleri, Recep Tayyip Erdoğan ve Kuzey Kıbrıs'taki sözcülerine ait bir siyaset değildir. Bu siyasi yaklaşımın mimarı Anglo-Amerikan emperyalizmidir. Anglo-Amerikan emperyalizminin taşeronlarından biri de Kıbrıs Rum liderliği ve Cumhurbaşkanı Anastasiades'tir.
Pandemi öncesinde barikatlardan geçişlerde Rum tarafı sadece güneye geçişlerde AB vatandaşı olmayanların geçişini önlemek için kimlik kontrolü yapıyordu.Güneyden kuzeye geçişlerde ise hiçbir kontrol yoktu. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti, yeşil hattı "iki devlet" arasında bir sınır olarak kabul etmiyordu. Pandemi sonrasında ise, tam tersini uygulamaya başladı. Sadece girişleri değil çıkışları da kaydetmeye başladı!
Diyelim ki giriş çıkışları güvenlik açısından kontrol etmeleri gereklidir! Peki ya bu kayıt işlemleri ne b*k yemenin arapçası oluyor? Avrupa'da bir ülkeden diğerine geçerken çoğu zaman ülke değiştirdiğinizin bile farkına varmazsınız. Geçiş noktalarında sadece güvenlik kameraları vardır. Ama ne kimlik ne pasaport soran yoktur. Kayıt tutan hiç yoktur! En sıkı kontrol yapılan geçiş noktalarında bile sadece kimliğinize bakmakla yetiniyorlar!
Burada her iki taraf da her geçeni kaydediyor! Yahu zaten geçiş noktalarında kameralar yirmi dört saat kesintisiz kayıt yapıyor. Bir de sizin her geçeni bilgisayara kaydetmeniz ne işe yarıyor? Görevli memurlar birçok insanın kimlik numarasını ezbere bilir duruma geldi! Sırf bu saçma kayıt işlemi yüzünden her iki tarafta da uzun kuyruklar oluşuyor. Aynı kentin içinde bir sokaktan diğerine gidebilmek için insanlarımıza müthiş bir eziyet çektiriliyor.
Özellikle de geçişlerin en yoğun yaşandığı Lefkoşa'da kuyruklar sık sık kilometreyi buluyor! Mağusa’da 2 tane arabalı geçiş kapısı varken, Lefkoşa’da araçlara tek kapıdan geçiş veriliyor. İki taraf da ikinci kapıyı açmamakta ısrarlı. İlla ki Lefkoşa halkına işkence çektirecekler. Hele de yaz aylarında, 40-45 derecelik sıcak havalarda!
Yetti artık yahu! Her iki tarafın şoven milliyetçi, ırkçı ve çıkarcı yönetimlerinden bıktık usandık.
Bir an önce, Kıbrıs içindeki sınırların "sınır" olmadığı, "yeşil hat" olarak tanımlanan ve İngiliz emperyalistlerinin yarattığı geçici bir ayrım çizgisi olduğunun idraki içinde, tüm ülke çapında tam dolaşım özgürlüğünün sağlanması için gerekli adımlar atılmalıdır.
Kuşkusuz bu adımları iki tarafın liderlikleri ve anavatanlarından beklememeliyiz. Bu adımları atması gerekenler demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, sivil toplum örgütlerinde örgütlü halktır... Barış güçleri olarak tanımlanan kesimler bu amaçla harekete geçmelidir.
Birilerinin "alttan federasyon" diyerek ilerici, demokrat ve devrimci unsurların yıllardır öne sürdüğü fikirleri, yeni ve kendi fikirleriymiş gibi piyasaya sürdüğü bu günlerde tekrar hatırlatmakta yarar var. BM çerçevesinde federasyon çalışmaları 60 yıla yakın bir süredir sadece statükoyu korumak ve güçlendirmek, halkımızı da oyalamak amacıyla sürdürülmektedir. Gerçek bir barış ve çözüm süreci ancak her iki taraftaki barış güçlerinin ortaya koyacağı ortak bir vizyon çerçevesinde verilecek mücadeleyle yaratılacaktır. Ada çapında herkes için serbest dolaşım adına verilecek mücadele, gerçek bir barış ve çözüm mücadelesinin önemli bir parçasını oluşturacaktır!
11 Eylül 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder