15-20 Temmuz'un yıl dönümüne doğru... (1)

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yasa dışı devletin halkı, 1974 yılından bugüne hiç bu kadar manevi çöküntüye uğramamıştır diyebilirim...

Nüfus belli değil! Hiçbir sektörde planlama yapılamıyor veya yaptırılmıyor!

Ekonomi can damarından Türkiye’ye bağımlı ve Allah'a emanet! Ülkede üretim minimum düzeyde (ki bu da oldukça iyimser bir tespittir. Gerçekçi olursak "üretimi sırıfladılar" dememiz gerekiyor)!

TL’nin durmak bilmez devalüasyonü vatandaşın alım gücünü yerle bir etmiş durumda...

Eğitim dökülüyor... KTÖS ve KTOEÖS; okulların gerçek sorunlarıyla ilgilenmeyen, okulların kapasitesini artırmakla ilgili bir vizyon veya amacı olmayan, tek gailesi öğretmenin özlük haklarını gasp etmek ve Kıbrıslı Türklere ait kurumları ortadan kaldırmak olan Eğitim Bakanlığı'nın ve atanmış diğer hükümet yetkililerinin tavrını protesto ediyor.

Sağlık desen ha keza! Vatandaş sosyal sigortasını ödüyor ama devletten ilaç alamıyor... Devletin ilaç alacak parası yokmuş!

Elektrikte de tam bir kaos havası estiriliyor. Hayatı durma noktasına getiren elektrik kesintileri yüzünden birçok sektörde üretim de durma noktasına geldi. İnternet servis sağlayıcıları hizmet veremiyor... Radyo istasyonlarının yayınları durdu. Trafik ışıkları çalışmıyor! Esnaf ve vatandaşın buzdolaplarında, milyonlarca liralık donmuş gıda ürünü, et ve balık çöpe gitti! Elektrikli cihazlara bağlı birçok hastamız  elektriksizlik yüzünden adeta ölüme terk edildi... Solunum cihazına bağlı hastalar saatlerce nefes alamayacak durumda kaldı!

Vatandaş hükümet istifa çağrısı yapıyor... ama tüm bunların gerçek sorumlularının asıl istediği, "istifa edin" dememiz değildir... "Yeter artık, bir an önce bu kurumu özelleştirin" dememizi bekliyorlar! AKP denilen faşist parti, hedefine ulaşmak için Kıbrıs Türk halkına resmen işkence etmekten çekinmiyor... ama onlardan da daha büyük suçlu, UBP - Tatar iş birlikçi hükümetiyle CTP - DP - HP- YDP denen sözde muhalefettir! Bu koşullarda tıpkı BRTK müdürünün "Yasa dışı emirlerinize uymayı reddediyorum" demesi gerektiği gibi, bunların tümü de Ankara’ya "Haksız taleplerinizi gerçekleştirmek amacıyla başlattığınız bu gaddarca girişimlerinize alet olmayı reddediyoruz. Halkımıza işkence etmeyi reddediyoruz” demeleri gerekirdi! Bunu yapmadıkları için,
 topyekün tutuklayarak cezaevine göndermeli bunları...

Üstelik tüm bu toz dumanın içinde, ihalesiz yakıt alımlarıyla sağlam vurgunlar yapılıyor!

Bakın Özersay ne diyor... “Bilerek yakıt alımını planlamıyorlar. Önce yakıtın bitmesini bekliyorlar; hatta yakıt ihalesine bilerek ve isteyerek çıkmayıp, yakıtın bitmesine göz yumuyorlar. Daha sonra da 'yakıt bitmek üzere' diyerek ihalesiz yakıt alma yoluna gidiyorlar..." 

Kuşkusuz burada büyük paralar dönüyor ve birilerinin niyeti de çok açık. Halkın direncini kırarak, "Boşverin ucuz elektriği, kesilmesin yeter!", veya "Kıb-Tek özelleştirilsin! Ha bunların elinde, ha özel şirketin, kesilmesin yeter!" dedirtmek istiyorlar!

Elektrik kesintilerinin de, EL-SEN üzerinde oynanan oyunların da ana amacı budur…

Üstüne üstlük, ortamın sefaleti bu kadarla da kalmıyor! Memura yüzde 57 hayat pahalılığı, asgari ücretli işçiye ise yüzde 41! Asgari ücret net 8600TL olarak belirlendi! Açlık sınırının altında! Ama sendikalarımızda hala tık yok!

Bunca rezilliğin ve baskının içinde, birileri de "Kıbrıs Kıbrıslılarındır" diye ahkam kesiyor. Acaba yaşadığımız tüm bu sıkıntılar, Kıbrıs Kıbrıslıların olduğu için mi?...


10 Temmuz 2022, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar