Kuzey Kıbrıs Halkının Şanssızlığı (2)
Bu ada yarısında, tüm işler devlete egemen olan derin güçlerin arzuları doğrultusunda ve onların destekçisi olan çıkar çevrelerinin istediği gibi yürütülür. Hoş, bu durum kapitalist emperyalist düzenle yönetilen tüm devletler ve kurumlar için geçerlidir. Ama Kıbrıs'ın kuzeyinde sözü edilen derin güçler, bir başka devletin, işgalci ve sömürgeci devletin güçleridir. Kuşkusuz, yaptıkları her şeyi yerli iş birlikçileri ve yalakalarıyla beraber yapıyorlar!
Bir örnek verecek olursak, yüksek öğrenim sektörü çalışanları, eğitimciler, akademisyenler ve sektörde çalışan tüm emekçilerin anayasal hakkı olan sendikalaşma, eğitimi mahvetme pahasına engellenebiliyor.
Bunların dini imanı para! Bu yüzden ne doğal ne tarihi çevre, ne yasa ne de anayasa, hiçbir şeyin önemi yok.
Bu militarist zihniyet kendi koyduğu yasalara karşı bile saygılı değildir...
Faşist ideolojinin mührü gibi duran bayrakları bölgemizdeki her yüksek noktaya dikmek ve bizi böylece her an sopa göstererek sindirmek bu zihniyetin önceliğidir.
Bu amaç için sit alanlarını yerle bir ederek üzerine bayrak dikmekten, bütün bir ulusal topluluğun iradesini hiçe sayarak Karpaz'a elektrik götürmekten çekinmemişlerdir...
Kuzey Kıbrıs halkının en büyük şanssızlığı, işte böylesi faşist bir yönetime sahip olmasıdır.
Bu militarist ve faşist yönetim, hiçbir şekilde yüzü kızarmayan bir vicdansızlar topluluğundan oluşmaktadır.
Öyle olmasaydı, Beşparmaklar'a baktıkça ara sıra da olsa utanıp yüzleri kızaracak, milyonlarca yılda oluşan dağlarımızı korumak için en azından bir şeyler yapacaklardı.
Ama bunlar doğa düşmanı, dolayısıyla insanlık düşmanı ve bu bağlamda kendi varlıklarının bile düşmanı olan, gözlerini para hırsı bürümüş bir zihniyete sahip oldukları için, kılları bile kıpırdamıyor.
Ülkemizi ve dünyayı bu insanlık düşmanlarının yönetiminden en kısa zamanda kurtarmalıyız!
Bir örnek verecek olursak, yüksek öğrenim sektörü çalışanları, eğitimciler, akademisyenler ve sektörde çalışan tüm emekçilerin anayasal hakkı olan sendikalaşma, eğitimi mahvetme pahasına engellenebiliyor.
Bunların dini imanı para! Bu yüzden ne doğal ne tarihi çevre, ne yasa ne de anayasa, hiçbir şeyin önemi yok.
Bu militarist zihniyet kendi koyduğu yasalara karşı bile saygılı değildir...
Faşist ideolojinin mührü gibi duran bayrakları bölgemizdeki her yüksek noktaya dikmek ve bizi böylece her an sopa göstererek sindirmek bu zihniyetin önceliğidir.
Bu amaç için sit alanlarını yerle bir ederek üzerine bayrak dikmekten, bütün bir ulusal topluluğun iradesini hiçe sayarak Karpaz'a elektrik götürmekten çekinmemişlerdir...
Kuzey Kıbrıs halkının en büyük şanssızlığı, işte böylesi faşist bir yönetime sahip olmasıdır.
Bu militarist ve faşist yönetim, hiçbir şekilde yüzü kızarmayan bir vicdansızlar topluluğundan oluşmaktadır.
Öyle olmasaydı, Beşparmaklar'a baktıkça ara sıra da olsa utanıp yüzleri kızaracak, milyonlarca yılda oluşan dağlarımızı korumak için en azından bir şeyler yapacaklardı.
Ama bunlar doğa düşmanı, dolayısıyla insanlık düşmanı ve bu bağlamda kendi varlıklarının bile düşmanı olan, gözlerini para hırsı bürümüş bir zihniyete sahip oldukları için, kılları bile kıpırdamıyor.
Ülkemizi ve dünyayı bu insanlık düşmanlarının yönetiminden en kısa zamanda kurtarmalıyız!
Önümüzde iki seçenek kalmıştır:
Ya kapitalizmin doğayı ve insanlığı mahvetmesine göz yumacağız, ya da doğayı ve insanlığı kurtarmak için sosyalizmin zaferi uğruna mücadele edeceğiz...
Karar emekçilerindir... ama bir an önce!
Ya kapitalizmin doğayı ve insanlığı mahvetmesine göz yumacağız, ya da doğayı ve insanlığı kurtarmak için sosyalizmin zaferi uğruna mücadele edeceğiz...
Karar emekçilerindir... ama bir an önce!
2 Temmuz 2022, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder