Çare gerçeklerle yüzleşmektir...

Türkiye’de ve uluslararası alanda yer alan birtakım önemli gelişmeler, Kıbrıs’ın her iki yarısında da ekonomik sorunlara neden olmaktadır. Ancak Kıbrıs’ın kuzeyi bu gelişmelerden çok daha fazla etkilenmektedir...


Önce bu gelişmelere bir bakalım:


Ukrayna, Suriye, Yemen, Irak, Libya ve Sudan’da bölgesel savaşlar sürmektedir. Bu çatışmalar, yerel güçler arasında gibi görünse de, aslında büyük emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri üzerinden yürütülmekte olan savaşlardır. Özellikle Suriye ve Yemen'de devam eden savaşlara, ABD, İngiltere, İsrail, Rusya, İran ve Türkiye gibi evrensel ve bölgesel emperyalist güçler de bilfiil çatışma alanında dahil olmaktadır.


Anglo-Amerikan emperyalistleri, derinleşen ve giderek kronikleşen savaş halleri karşısında, petrolün varil fiyatını artırmak suretiyle süper karlar elde etmektedir. Petrol fiyatlarındaki artış, tüm dünyada ürün ve hizmetlerin maliyetinin artmasına ve dolayısıyla da fiyat artışlarına yol açmaktadır.


Hem içte hem de dışta savaş ortamı içinde bulunan, Kıbrıs'tan sonra Afrin'i de işgal eden Türkiye, zaten zayıf olan ekonomik bünyesini olağan dışı askeri harcamalarla iyice zayıflatmış, bütçe açıklarını büyütmüş, ve bu açığı kapatabilmek için de muhtemelen karşılığı olmadığı halde para basmaya başlamıştır. Karşılığı olmadan basılan para, sürekli devalüasyonlara yol açarak çalışanların alım gücünü budamakta, maaş ve ücretleri yoksulluk sınırının da altına çekmektedir. Kısacası sermaye semirirken emekçi halk yoksullaşmaktadır.


Bu gelişmeler karşısında, KKTC hükümetinin ve dünyadaki tüm hükümetlerin el mahkum zam yapmaktan başka çaresi yoktur. Benzine Kıbrıs'ın kuzeyinde zam yapıldığı gibi güneyinde de zam yapılmaktadır. Üstelik güneyde fiyatlar döviz cinsinden yani Euro olduğu için, kuzeye göre, güneyde petrol fiyatları hem petrolün varil fiyatına gelen artıştan dolayı zamlanmakta, hem de TL’nin Euro'ya karşı devalüe edilmesinden dolayı TL bazında ikinci kez zamlanmaktadır. Nitekim bugün kuzeyde 20 TL civarında seyreden petrol fiyatları, Kıbrıs'ın güneyinde litresi 1.40 Euro civarında, yani 35 TL’ye yakındır. 


Petrol ürünleri üzerindeki vergiler, KKTC’nin başlıca gelir kalemlerinden biridir. KKTC hükümetleri petrole her ne kadar zam yapıyor görünseler bile, Kıbrıs'ın kuzeyinde petrol fiyatları
reel olarak düşmektedir. Bu nedenle, devletin petrol ürünleri satışından elde ettiği gelir de döviz bazında azalmaktadır.


TL’de yaşanan yüksek orandaki devalüasyon, KKTC’nin yıllık bütçe planlamalarını da darmadağın etmekte, yol açtığı açıklarla bütçeyi de sürdürülemez hale getirmektedir. Yatırım projeleri aksamaktadır. Hükümetin, bu açığı kapatabilmek ve bütçeyi uygulayabilmek için zam yapmaktan başka çaresi yoktur. Gerek UBP, gerekse CTP hükümetleri, seçimlerde ortaya koydukları tüm vaatlerden, halkçı ve popülist söylemlerden sonra, hayatın gerçekleriyle yüzleşmek, tükürdüklerini yalamak ve vadettiklerinin tersini yapmak zorunda kalıyorlar.


Pek kıymetli sosyal demokratlar ve bilimum KKTC siyasileri!


Bu ülkedeki sorunların üstesinden gelebilmek için, önce bu ülkenin ana gerçeğiyle yüzleşmelisiniz.
Öyle “Biz Kuzey Kıbrıs halkının iradesini temsil ediyoruz”, “Kuzey Kıbrıs’ta egemen olan biziz, eşit egemen iki devletli çözüm” yalanlarıyla ülkeyi yönetme iddiasında olursanız, işte böyle çuvallarsınız!

Gerçekler size elinizin kolunuzun bağlı olduğunu, hiçbir ciddi ve etkili önlem almanızın mümkün olmadığını, yüzünüze çarpa çarpa hatırlatır.


Peki nedir bu ülkenin temel gerçeği? 


Bu ülke Anglo-Amerikan emperyalizminin destek ve himayesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin işgali altındadır. İşgal altındaki topraklar üzerinde, egemen bir ülkenin ekonomisini yönlendiriyor rolüne soyunmak sorunlara çözüm getirmez...


Sorunlara çözüm bulmak istiyorsanız, önce bu gerçeği hazmedecek ve kabulleneceksiniz; sonra da sorunu işgalciye maledeceksiniz.

Dövizdeki yükselişe karşı, TC’den gelen ithalatın dolar  değil TL bazında yapılmasını sağlamak bir önlem değildir. İthal ürünlerin gümrüklenmesi esnasında döviz kurunun sabitlenmesi zaten aynı işi görür.


Burada alınabilecek en önemli tedbir, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki her türlü mal hareketini serbest bırakmak, gümrük vergilerini ve fonlarını tamamen kaldırarak sıfırlamaktır. "Bunu yaparsak KKTC bütçesini nasıl denkleştiririz" diye düşünmeyin. Bırakın bunu Ankara düşünsün... Ya işgali kaldırsın, ya da ülkenin ekonomik yaşamını sürdürebilmesi için gerekli masrafları karşılamak zorunda kalsın! 

TC ile KKTC arasında her türlü mal hareketi tamamıyla serbest olmalıdır. Üçüncü ülkelerden gelen ürünlerin gümrük geliri TC defterdarlığına yatırılsın. TC de KKTC’nin sadece yatırım bütçesini değil, cari bütçesinin de tamamını karşılasın. 

Sömürge durumunda olan bir ülkenin mali yükünü neden sömürgecinin kendisine değil de ülkenin mazlum halkına yüklüyorsunuz?... Kendinizi eşit ve egemen sandığınız için mi?


Türkiye Kıbrıs'ın kuzeyinden gelen mamül ve yarı mamul ürünlerle sebze ve meyve ürünlerini genellikle ya hiç kabul etmiyor, ya da pek çok bürokratik işlemden sonra ithaline onay veriyor. Gerekçeleri de ne? AB ile varılmış olan gümrük birliği anlaşması! Bu gerekçe inandırıcı mı?... Hiç de değil. 

AB ülkelerinin, BM kararlarının ve Cenevre Konvansiyonunun altına attığı imzaların varlığını hiçe sayarak Kıbrıs'a nüfus aktaran, uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek adayı işgal eden Türkiye'nin, mal hareketleri konusunda AB ile yaptığı anlaşmalara saygılı davrandığını söylemesi hiç de inandırıcı değildir...


KKTC hükümetleri!


Egemen olmadığınız topraklarda egemen rolü oynamaktan vazgeçmelisiniz! Sorunu sömürgeciye teslim edin! 


Yok eğer egemen olduğunuz iddiasındaysanız; kapitalist ekonominin çelişki ve zaaflarından Kıbrıs’ın güneyindeki ekonominin etkilendiği oranlarda etkilenmiş olmak, halkınızı yoksulluk ve açlık çizgisinin altında yaşatmamak için alabileceğiniz önlemler vardır...

 
Derhal Türk lirasını tedavülden kaldırmalı, en azından dövize endeksli muhasebe birimine geçmelisiniz. Bunu yapmanız halinde istikrarlı bir bütçeye kavuşur, kitlelere daha iyi maaş ve ücretler verebilirsiniz. TL devalüe edilse bile, dövize endeksli muhasebe sisteminde, ürün fiyatları, özellikle de temel ihtiyaçlar olan elektrik, gaz ve petrol fiyatları artarken ücret ve maaşlar da aynı oranda artacağı için, TL’deki devalüasyonun yıkıcı tesirlerinden kaçınmış olacaksınız.


Evet baylar, ikide bir halkımıza gelişmeler karşısında aciz olduğunuzu, yapabileceklerinizin çok sınırlı olduğunu anlatmayın. Verdiğiniz sözleri tutamayacağınız için halkın sizi affetmesini beklemeyin. Çünkü çare vardır...


Egemenseniz dövize endeksli para birimine geçin...
Egemen değilseniz, krizin faturasını, sahibi olan işgalciye kesin!
Egemen rolü oynamaktan vazgeçin...
Kıbrıs Türk halkını emperyalizmin çizmeleri altında ezdirmeyin!
Halkı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya mahkum etmeyin!

 

13 Haziran 2023, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar