Kıbrıs Cumhuriyeti'nin namusu...

İlkokul yıllarımızda bize doğadaki canlı varlıkların bitkiler ve hayvanlar olarak ikiye ayrıldığı öğretilmişti. Bu sınıflandırmanın doğruluğunu hep sorguladım... Çünkü buna göre insanlar da hayvan kategorisinde yer almaktadır. Halbuki doğru sınıflandırmanın bitkiler, hayvanlar ve insanlar olması gerekmez mi?... İnsan düşünen ve konuşan hayvandır! Dahası insan doğaya hükmedebilen hayvandır... Doğadaki en üstün canlı varlık insandır diyebiliriz. 


Bu noktada tartışmanın kapsamını genişletebiliriz. Örneğin her gün doğayı tahrip eden insan, nasıl olur da doğadaki en üstün canlı varlık olabilir diyebiliriz! Ama benim ele almak istediğim konu bu değil... Doğaya en zararlı varlık da olsa, doğadaki en tehlikeli, en vahşi yaratık da olsa, insanın doğadaki en üstün yaratık olduğundan kuşku duymam... Bu en üstün yaratığın siyasi tercihlerinin neden en kötü tercihler olduğunu anlamaya çalışıyorum...


Acaba Aziz Nesin gerçekten haklı mıydı?... İnsan denen bu üstün yaratık, içinde yaşadığı koşulları anlamaktan aciz mi?... Egemen sınıfın "üstün zekalıları" tarafından nasıl bu kadar kolay manipüle edilip yönlendirilebiliyorlar??... Analarını ağlatan bu kapitalist düzene ve bu düzenin asalak parazitlerine nasıl bu kadar kolay köle olabiliyorlar?... Neden başkaldırmıyorlar?... Recep Tayyip gibi halkına kan kusturan birini nasıl tekrar tekrar seçebiliyorlar?... Hele Tatar'ı?...

Bakın Tatar dün ne demiş: Fransa ile Kıbrıs Rum yönetiminin Larnaka'da bir deniz üssü anlaşması yapması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmalarına tersmiş!... Be efendi, sen bu konuda şikayet etme hakkı bile olmayan mercileri temsil ettiğinin farkında değil misin?... Yahu sen ve temsil ettiklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmalarının her gün çatır çatır ırzına geçmiyor musunuz?... Size mi kaldı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin namusu?... Yoksa bizi de o kadar kuş beyinli mi sanıyorsunuz?... Sizin bu söylemlerinize itibar edecek kuş beyinliler de yok değil yani!


Ben gene de insanın üstün bir yaratık olduğuna inanıyorum... 90'lı yıllarda, hep 21. yüzyılda insanlığın  nasıl bir değişime uğrayacağını merak eder dururdum. Şimdi artık 21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzereyiz... Üstün insan bu ilk çeyrekte toplumsal yaşamı bir cebe sığdırıverdi...


İnsan öyle bir cihaz yarattı ki; hem telefon, hem kamera, hem video, hem video-kamera, hem televizyon, hem G-box (parasız çalışan cinsinden), hem ses kayıt cihazı, hem fener, hem sinema, hem hesap makinesi, hem kredi kartı, hem kitap, hem mektup kutusu ve daha sayamadığım bir çok işleve sahip... Ama en önemlisi ve daha çoğumuzun farkına varamadığı bir fonksiyonu daha var bu cihazın: O aynı zamanda bir demokrasi aracı... Oy verme aracı! Oy sayım aracı!... Bizi temsil edecekleri yalanıyla egemenlere hizmet eden sahte temsilcileri, sözde vekilleri ekarte etme aracı... Bir doğrudan demokrasi aracı... Halkın kamu yönetimine etkin olarak katılma aracı... Her konuda alınacak her kararın, halk tarafından benimsenme aracı... Üstelik bu araç devredeyken, burjuvazinin sahtekarlık yapma olanakları hem azalır, hem de yapılan her sahtekarlık kolaylıkla tespit ve teşhir edilebilir... 

Canlı insan duygusal olabilir, kolayca kandırılabilir, saf olabilir... Ama otomasyon teknolojisini cebine koyan insan tüm kötülükleri aşmaya adaydır...

 

17 Haziran 2023, Avrupa gazetesi

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar