Fransız ayaklanmalarının düşündürdükleri... (2)

Mevcut kapitalist sistemi ve mali oligarşinin egemenliğini devirmeyi amaçlayan, demokratik nitelikte bir siyasi amaç yaratabilmek için, isyanları desteklemeli ve isyancılara katılmalı mıyız?...


Bunu yapabilecek, bu sonuca ulaşabilecek tek güç, işçi sınıfının örgütlü kesimi, sendikalı kesimi, işçi ve emekçileri savunan, halkı ve milleti savunan, mali oligarşiye karşı çıkan bir partinin önderlik ettiği sendikalardır... İşçi sınıfının işsiz, düşük ücretli ve dağınık kesimini örgütlemek ve onlara sınıf bilinci kazandırmak, sendikaların ve böyle bir partinin görevidir. Buradaki siyasi amaç, sermayenin egemenliğini yıkmak ve onun yerine işçi sınıfının egemenliğini geçirmek olmalıdır.


Ancak bu başarılırsa, işçi sınıfının örgütsüz kesiminin bir mücadele aracı olarak ayaklanması, şu anda olduğu gibi ellerindeki tek araç olmayacaktır... Ayrıca bu tür isyan ve ayaklanmalara yol açan siyasi nedenler de, büyük olasılıkla amaç olarak kullanılmayacaktır!


Mevcut hükümetleri erken seçime zorlamak, işçi sınıfının örgütlü işçi ve işsiz kesimlerinin seçimleri kazanıp mali oligarşiyi devirerek kendi gerçek temsilcilerini seçebilmeleri için, seçimler ve genel grevleri ön plana çıkaracak çalışmalar yapmalıyız.


Dikkatimizi kendimizi örgütlemeye, kendimize uygun bir programa sahip olmaya, ulusun önder gücü olarak sanayide istihdam edilen ve yoğunlaşan işçileri örgütlemeye odaklamalıyız. Bu önder güce ihtiyacımız var ve böyle bir önderlik olmadan hiçbir şey başaramayız. 

İşçi sınıfının örgütsüz, işsiz, son derece düşük ücretli ve son derece dağınık kesimini örgütlemek ve ona bir sınıf bilinci aşılamak, sınıfın örgütlü kesiminin görevidir ve olacaktır. Bu ülkedeki gerçek güç onlardır ve tek yapmaları gereken mali oligarşiyi ve onun tüm onursuz ve değersiz uşaklarını devirmek için birlik olmaktır. Bu da demokratik yollarla ve seçimlerle yapılabilir. İşte yapmamız gereken ve konsantre olmamız gereken şey de bu! 

Bahsettiğimiz zaferi elde edemediğimiz sürece, işçi sınıfının bir bölümünde isyanlar çıkacak; çünkü bolluğun ortasında mali oligarşinin egemenliği, sürekli büyüyen bir işsizler ordusu ve son derece yoksul bir kesim yaratacak. Mali oligarşinin dünya hegemonyasını deviremediğimiz sürece, Afrika, Asya ve Latin Amerika'da kıtlıklar yaşanmaya devam edecek. Her yıl 50 milyon insanın açlıktan, susuzluktan ve tedavisi bilinen sıradan hastalıklardan gereksiz yere ölmesini izlemekten başka ne yapıyoruz - ve bu bizim ayıbımız!


Ayaklanmalar başgösterdiğinde, siyasi amacımızı ona taşımak için elimizden gelenin en iyisini yapmalı ve bu ayaklanmaları işsizleri örgütlemek için kullanmalıyız. Ancak bunun bizi asıl amacımızdan saptırmasına izin vermemeliyiz. 

Şu sıralarda yaşanan ayaklanmalar, iki nedenle bir devrime dönüşmeyecek: Birincisi, hareketimizi iktidara, devrime, seçimlerde zafere götürebilecek örgütlü bir liderliğin olmaması. İkincisi ise bu kesimden daha büyük bir kesimin, yani sınıfın büyük bir kısmının küçük burjuva koşullarında yaşıyor olması. Bu kesim ayaklanmalara katılmayacak - ve onlarsız ayaklanmalar başarılı olamayacak, devrime dönüşmeyecek.


Uzun vadede önemli olan, hemen başarılmış gibi görünen şey değildir. Önemli olan, toplumumuzda bu tür koşulların yaratılmasına son vermenin ve iktidarı ele geçirmenin en hızlı yolunu bulmaktır. Bunu da ancak halk demokrasisinin gücüyle başarabiliriz. Bu nedenle işçilerin, komünistlerin ve demokratik düşünen kesimlerin iktidara gelmesine odaklanmalıyız!


İleriye giden yol, açıkça doğrudan demokrasiden ve doğrudan demokrasiye ulaşmak için mücadele etmekten geçiyor. Doğrudan demokrasiye ulaşmanın yolu da, toplumun zerre kadar nezih ve dürüst olan tüm kesimlerini örgütlemekten geçiyor. 

Kaynak: (directdemocracy4u.uk -riots-uprisings-and-revolutions)

8 Temmuz 2023, Avrupa gazetesi

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar