AKEL’den Özeleştiri Beklerken...

Ağustos 1964’te, Grivas komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu, TMT’nin bir köprü başı olarak silah ve mühimmat getirmekte kullandığı Goççina köyü (Erenköy) ve yakın çevresindeki Türk köylerine saldırdı. Bu saldırıya karşılık olarak Türkiye hava kuvvetleri 8 Ağustos 1964 günü bölgedeki Rum Milli Muhafız Ordusu birliklerini bombaladı.

1963-64 olayları aslında Türkiye ve Yunanistan özel harp daireleri (gladioları) tarafından NATO ile koordine şekilde hazırlanmış olaylardır. Hedef, adayı üç NATO ülkesi, Britanya, Türkiye ve Yunanistan arasında taksim etmekti!

Dillirga bölgesine çatışmalardan çok önce, seferberlik ilan edilmiş gibi, yüksek öğrenimdeki Kıbrıslı Türk gençlerin, kısa bir silah eğitiminden geçirilerek, Türk deniz kuvvetlerine bağlı hücumbotlarla taşınması kuşkusuz tesadüf değildi. Bölgeye yönelik bir tezgahın hazırlandığı tüm taraflarca biliniyordu.

Erdal Camgöz, Erenköy anılarını yazdığı kitabında bu olayı Türkiye'nin Kıbrıs'a ilk çıkartması olarak tanımlar.

Nitekim Grivas komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu birliklerinin bölgeye saldırısı Türkiye'nin Kıbrıslı Türk öğrencileri taşıyıp hazırlıklarını tamamlamasından sonra başladı.

Yaşanan çarpışmalarda ve bombalamalarda 26 Kıbrıslı Türk asker ve sivil öldü. Rumların ise uçakların bombalaması sonucu çok daha fazla zayiatı oldu. Her iki taraf da Dillirga çarpışmalarını bir direniş destanı olarak göstermektedir. Aslında yaşananlar, gerçeklerden bihaber öğrenci gençliğin ve yoksul emekçilerin istismar edildiği bir NATO operasyonundan başka bir şey değildir. O yıllarda ülkemizin ve halkımızın karşı karşıya bulunduğu komployu görmekten aciz birçok Türk genci yurt savunması için TMT saflarına, bir çok Rum genci de yurt savunması için EOKA saflarına katılarak mücadele etti.

1960 yılında Cumhuriyet kurulduğunda EOKA tasfiye edildi. Ama TMT tasfiye edilmeyerek silahlandırılmaya devam etti. EOKA yerine de Cumhuriyetin resmi Kıbrıs ordusunun yerine Rum Milli Muhafız Ordusu kurulurken, farklı liderlikler altında paramiliter faşist güçler de oluşturuldu.

İşte bu koşullarda yaratılan basit bir provokasyon ile başlayan 1963 kanlı noeli 1964 yılında devam etti ve Dillirga savaşı ile noktalandı.

Dillirga'da savaşan Rum Milli Muhafız Ordusu, tıpkı TMT güçleri gibi nitelik olarak NATO denetiminde, Anglo-Amerikan emperyalizminin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'deki çıkarları uğruna adamızı kana bulayan güçlerdi. 


Ne yazık ki o dönemde komünist parti olduğunu iddia eden AKEL, Anglo-Amerikan emperyalizminin manipüle ettiği, aslında çifte ENOSIS'e yönelmiş ENOSIS politikasını desteklemekteydi. 


Dillirga savaşları sonrasında AKEL genel sekreteri Ezekias Papayuannu bir bildiri yayınlayarak ENOSIS uğruna canlarını vermiş olan Milli Muhafız Ordusu askerlerini kahraman ilan ediyordu. O dönemde AKEL merkez komitesinin tek Türk üyesi Derviş Ali Kavazoğlu'nun bu bildiri karşısında “biz bunun için mi, Enosis için mi mücadele ediyoruz?” şeklinde sitem ettiğine tanıklık eden söylemler vardır.

8 Ağustos 2020 tarihinde AKEL’den yapılan açıklama ile bir kez daha aynı hata tekrarlanmıştır.

“Türkiye ve NATO’nun 1964 işgaline karşı yaşamlarını feda ederek Kıbrıs'ı kahramanca savunurken şehit düşen kahraman RMMO askerlerinin saygı ile anıldıkları" belirtilmiştir. 


Daha önce de yazmıştım; AKEL, Temmuz 1965 tarihli bülteninde, Makarios'un önderliğindeki Enosis mücadelesini anti-emperyalist bir mücadele ve Milli Muhafız Ordusunu da adeta anti-emperyalist bir kurtuluş ordusu olarak tanımlıyordu. AKEL bu çerçevede Makarios'un siyasetini ve 1963-64 yıllarında yaşanan toplumlar arası çatışmalarda Milli Muhafız Ordusunun TMT militanlarıyla girişmiş olduğu savaşı emperyalizme karşı girişilen bir savaş olarak desteklemektedir. Savaşın kimler tarafından hangi politikalarla ve kimlerin çıkarlarını korumak için sahnelendiğini AKEL bilinçli bir şekilde gözardı etmektedir. 


Dillirga (Erenköy) savaşları, ezilenlerinezenlere karşı yürüttüğü bir savaş değildir. Emperyalistler arası paylaşım savaşının bir parçasıdır. Haksız bir savaştır. Kıbrıs halkına karşı işlenen suçlardan biridir.
AKEL bu savaşta ölenleri anacaksa, Rum Türk herkesi anmalıydı. Halkımızın böylesi savaşlarda birbirine kırdırılmasını önlemeye yönelik politikalar geliştirmeliydi. Çünkü her iki tarafta da emekçiler,(liderlikler değil), bu haksız savaşların bilinçsiz kurbanlarıdır.

Halkımız AKEL’den 1960’lı yıllardaki yanlış politikaları için özeleştiri yapmasını beklerken, AKEL aynı yalelliyi okumaya devam ediyor. Sol ve komünizm adına hareket ettiğini iddia eden bir partinin ülke halkını bu şekilde ayrıma tabi tutması, hele de Nazi artığı faşist Grivas ve gerici dinci Makarios’un liderliklerindeki bir orduyu anti-emperyalist kurtuluş ordusu olarak Kıbrıs'ın emekçilerine yutturmaya çalışması kabul edilebilecek bir tavır değildir.

“Kölelerin kölecilere karşı savaşı, tarihin tek adil savaşıdır”. (Karl Marx, Fransa’da İç Savaş)

 11 Ağustos 2020, Avrupa gazetesi

*

EN:


Denouncing AKEL's Statement on the Anniversary of the Tilliria Events

The events of 1963-64 designed by the special war offices (gladios) of Turkey and Greece, in cooperation with NATO, as part of a plan to divide Cyprus between three NATO powers (UK, Turkey and Greece) can not be considered as a just war. It was an unjust and unfair war for both of the fighting parties. Therefore, AKEL's "tribute to all those who sacrificed their lives and fought against the Turkey-NATO based invasion of 1964, defending the Republic of Cyprus'' is pretending that the National Guard led by the fascist Grivas was an anti-NATO army, is definitely a wrong assessment. With its attack on small Turkish villages in Tilliria area, the Cyprus government and the National Guard played their part of the NATO provocation towards the double ENOSIS of Cyprus. It has been reported that during the Tilliria events, the statements of the then AKEL leader Ezekias Papaioannou had upset our beloved Dervish Ali Kavazoglu, the only Turkish Cypriot member of the AKEL Central Commitee, who had been reported saying "surely this is not the aim of our struggle as communists. We are not fighting for Enosis". It is a well established fact that during the time of the Tilliria events, AKEL's position was in favour of the ENOSIS movement under the leadership of ultra fascist, nazi collaborator Grivas and the reactionary religious leader Makarios (ref. AKEL's newsletters of the time). People of Cyprus and especially Cypriot labourers are still waiting to hear AKEL's self criticism on the issue. But alas, AKEL is still playing the same game and declaring the National Guard Army, an army indirectly under NATO command through Greek officers (no different in essence from the Turkish Cypriot TMT organised army), as an anti-imperialist liberation army! We are fed up with such absurdity! 


“The war of the enslaved against their enslavers, the only justifiable war in history…” (Karl Marx, The Civil War in France)







Yorumlar

Popüler Yayınlar