Barbarlık mı, Uygarlık mı? (1)

Birinci Dünya Savaşından beri sürmekte olan emperyalist, tekelci kapitalizmin ekonomik, siyasi ve kültürel genel krizi, SSCB’nin 1991'deki çöküşüyle yeni bir aşamaya girdi. Emperyalist tekelci kapitalizmin yöneticileri olan finans oligarklarının kendi uluslarına ve tüm dünya uluslarına verebildikleri tek şeyin barbarlık olduğu 1991’den sonra iyice ortaya çıktı.

SSCB ve Avrupa halk demokrasilerinin çökertilmesiyle bu ülkelerin üretim potansiyelinin yüzde 50-70 kadarı yok edilmiştir. Bu ülkeler tam bir açlık ve yokluğa, milletler arasında düşmanlığa ve savaşa, yani tam bir barbarlığa geri götürülmüşlerdir. Ama bu rezalet bile dünya emperyalist sisteminin sürdürülmesinde 2008’e kadar yardımcı olabildi.

Emperyalizmin insanlığa verebileceği tek şeyin barbarlık olduğu son virüs kriziyle iyice açığa çıktı.

1980’lerden beri var olan ve üretim, dağıtım, iletişim, eğitim, bilim, sanat, teknoloji ve siyaset alanlarında kullanılarak tüm insanlığa üretim bolluğu, herkesin sürekli temas halinde olduğu; en iyi eğitime, en iyi bilimsel ve sanatsal bilgi ve yeteneğe kavuşabildiği, internet üzerinden doğrudan demokrasiyi devlet yönetiminde uygulayabildiği bir toplumsal düzen, yani barbarlık değil de medeniyet, hayvanlık değil de insanlık üretme olanağını bize sunan mikroçipler (bilgisayarlar-internet), yalnızca savaş araçları üretmek için, "akıllı bomba" üretmek için, vatandaşları kontrol altına almak için, yoz ve barbar görüşleri yaymak ve insanları hayvanlaştırarak böylesi görüşler etrafında örgütlemek için kullanılmıştır...

Fakat bunlar da kapitalist emperyalist sistemi korumaya yetmemiştir.

Tabiatın bir gazabı mı, yoksa bu barbarların insanlığa karşı kullandığı biyolojik bir silah mı olduğu henüz bilinmeyen koronavirüs salgını, tüm insanlığı açık ve kesin şekilde bir dönüm noktasına getirmiştir.

Ya bu barbarların hükümranlığı sürecek, ya da bu hükümranlık son bulup insanlık proletaryanın "bolluk, tüm uluslar arasında dayanışma, sevgi ve saygı" sloganını hayata geçirecektir.

Pandemi olgusu, barbarlığa karşı, insanlık ve tüm dünya için komünizmin tek seçenek olduğunu ortaya koymuştur.

Barbarlar, yani bizi yönettiğini iddia eden canavarlar insan canına zerre kadar değer vermeyen, mülk peşinde ve mülk için her şeyi yapmaya muktedir olan bu çaniler, her konuda vurdumduymazlıklarına devam ediyor... Dahası savaş çıkarmaya devam ediyorlar. Virüs yetmedi deyip insanları, ülkeleri, halkları ve milletleri bombalıyorlar.

Yaşananlar, emperyalist kapitalist sistemin artık tükendiğini, burjuvazinin yönetemez durumda olduğunu gösteriyor. Burjuvazinin bu krizleri çözemediğini,  insanları ve doğayı kaosa sürüklediğini, hem dünyada hem de ülkemizde kaos yarattığını gösteriyor. Bu kriz ancak emek güçleri ve örgütlerinin işbirliği ve birlikte mücadelesiyle aşılabilir. Bu krizden çıkmak ancak emperyalist sistemin dışında bir çözümle mümkündür. Kısacası emperyalist dünyanın içine düştüğü bunalıma sosyalizmden başka çare yoktur!

29 Ağustos 2020, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar