Ekonomik Kriz ve Sahte Sol

 
Korona virüsünün derinleştirdiği çok hassas bir kriz döneminin eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum. Kuzey Kıbrıs'taki yönetim, pandemiden korunmak üzere uygulanan sağlık önlemlerini ekonomi alanında gerekli önlemlerle destekleyemedi. Bir pandemi hastanesi bile yapamamış olmalarını es geçiyorum. Sokağa çıkma yasağı dolayısıyla işine gidemeyen işçilere bir defaya mahsus olmak üzere 1500 TL verildi. Onu da hala alamayanlar var... Yabancı işçilerin çoğu ülkelerine dönmek zorunda kaldı. Kapalı kalan iş yerlerinin banka borçları dondurulacağı yerde ertelendi. Ama ertelenen borçlara faiz yüklendi. Kira borçları da aynı şekilde... Kapalı ve bir kuruş geliri olmayan iş yerlerinden sterlin bazında kiralar talep ediliyor. Bir çok iş yeri kapandı. Dükkanlar boşaltıldı. Eğitim sektörü de ağır kayıplar verdi... Yabancı öğrencilerin çoğu ülkelerine döndü. Tüm bunlara bir de azgınlaşan devalüasyon krizi eklendi. 1Sterlin 10 TL, 1 Euro 9 TL civarına yükseldi.


Bu yaşananların asıl etkilerinin gelecek yıl içinde görülmesi bekleniyor.


Emperyalist burjuvazi kriz dönemlerinde en katı idari yöntemlere başvurur. Demokrasi göstermelik bile olsa çöpe atılır. Faşist baskı ve şiddet başlıca idari yöntem olur. Kriz dönemleri aynı zamanda sahte solun maskesinin düşme dönemidir. CTP içinde oluşan çatlak tesadüf değildir...


Sahte solcuların sermaye sistemini ve beraberinde kendi kişisel çıkarlarını koruma gayreti içine girdiğine tanık olacağız. Siyasi alanda, sömürgeci TC'nin çıkarlarının bekçiligine her zamankinden daha fazla soyunduklarına tanık olacağız...


Kriz, saklanmaya, karşıt bir sınıfı savunuyormuş gibi görünmeye müsade etmez.
Yıllarca sosyalist, hatta komünist görünme gayretindeki politikacılar, gruplar ve partiler; bir anda, "Aynı gemideyiz, batarsak hep beraber batacağız; gelin elele verelim" deyip, mevcut kapitalist sistemi açıkça korumaya girişirler...
Bazılarıysa, "krizin yükünü emekçilerin sırtına yükleyemezsiniz" naralarına rağmen, önlem önerilerine işçilerin lehine tek bir madde bile koyma zahmetine katlanmazlar... "Küçük esnafçılıkları" depreşir...
Sorsanız, "Devrim çok uzun erimli bir hedef. Devrim günü gelinceye kadar reformlara da ihtiyacımız var" diyecekler... Kuşkusuz biz reformlara karşı değiliz. Emekçilerin yaşam koşullarının her durumda iyileştirilmesi mücadele hedeflerimiz içindedir.
Ama devrim mücadelesini sonsuza dek erteleyen öneriler bize göre reform değil, reformizmdir.
Reformizm de mevcut düzeni korumaktan başka bir işe yaramaz...


Kriz dönemleri reformist siyasetlerin teşhir edilmesini sağlayacak dönemlerdir. Kitlelerde, ama öncelikle de işçilerde bu bilinci geliştiren, örgütlülüklerini artıran, mücadele azimlerini geliştiren siyasettir...

 

22 Ağustos 2020, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar