Hayal satanlar ve hayalleri yıkılanlar (5) ...

Kıbrıs Türk toplumuna karşı uygulanan asimilasyon politikası


Biz KSP olarak anlatmış olduğum bu nüfus politikasına kesinlikle karşıyız, ve bu nedenle işgalci Türkiye egemenlerini her ortamda ve her platformda şiddetle protesto ediyoruz.

KSP Ankara'yla birlikte, Ankara'nın Kıbrıs üzerinde uyguladığı politikalara iş birlikçilik yapıp zemin yaratan yerli sermayedarları ve onların hem sağ, hem de sol görünümlü siyasal temsilcilerini de protesto eder.

Ankara'nın yerli iş birlikçileri yardımıyla uyguladığı bu kansız soykırım politikası, sadece Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varlığını tehdit etmekle kalmayıp, aynı zamanda genel anlamda Kıbrıs ve özellikle de Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye halkları arasındaki doğal kardeşlik bağlarını ve ilişkilerini de zehirlemektedir.


Bu politika, Türkiye emekçi halklarını “büyük ulus şövenizmine” yöneltirken, diğer yandan da hem Kıbrıs Rum halkının, hem de Kıbrıs Türk halkının “küçük ulus şövenizmini” beslemektedir.

KSP, hem büyük ulus şövenizmine, hem de küçük ulus şövenizmine karşıdır ve her iki şövenizm türüne karşı da uzlaşmaz bir mücadele yürütmektedir.

KSP, TC'nin adanın kuzeyine nüfus aktarmasına karşıdır... ama KSP, aynı zamanda, sıradan insanları ve çoğunluğu emekçi olan bu insanları peşinen dışlayıp, TC'nin ve adadaki yerli iş birlikçilerinin saflarına terk etmeyi, hatta iteklemeyi de doğru bulmaz ve desteklemez.

KSP, bu tür meselelerin burjuva hukuk (anayasa ve yasalar) çerçevesinde ele alınmasını da doğru bulmaz. Burjuvaların oluşturduğu muhaceret, ikamet ve vatandaşlık haklarıyla ilgili yasalarla bu sorunların halledilebileceğine inanmaz. Bütün kapitalist dünyada olduğu gibi, Kıbrıs'ta da (hem kuzey ve hem de güney) bu tür haklar hep burjuva egemenlere yaradığı oranda ve sürece vardırlar. Örneğin, kuzeyde ucuz iş gücü elde etme aracına dönüşmüş bir “çalışma izni” prosedürü uygulanmaktadır. Sadece Türkiye'den değil, özellikle son yıllarda yoksul Asya ve Afrika ülkelerinden getirilen bu işçiler hem maaş, hem de diğer haklar anlamında tam bir köle muamelesine tabi tutulmaktadır.

Diğer yandan ise, Türkiye'den getirilen ve iliklerine kadar sömürülen Türkiyeli işçi ve emekçiler, aynı zamanda da vatandaş yapılarak Ankara'nın siyasal emellerine hizmet ettiriliyorlar. Bütün bunlar ya önceden hazırlanmış yasalar vasıtasıyla, ya da mevcut uygulamalara zaman içinde uydurulmuş yasalarla mümkün olabiliyor.

Kıbrıs'ın güneyinde de benzer bir durum söz konusudur. Tıpkı kuzeydeki gibi, güneyde de çalışma izni adı altında getirilen, çoğunluğu Asya ülkelerinden olan emekçiler, kimliksiz olduğu için sigortasız çalıştırılan Kıbrıslı Türk işçiler ucuz iş gücü olarak kullanılmaktadır. Özellikle kadın işçiler yoğun şekilde cinsel taciz ve tecavüze maruz kalmaktadır. Kuzeyde olduğu gibi, güneyde de bu ucuz iş gücü sömürüsü yasalar çerçevesinde yürütülmektedir. 


12 Kasım 2022, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar