Çanlar kimin için çalıyor?... (3)

"150 yıl öncesinin Marksizmi ile günümüzü yorumlamak, dünyamızı anlamaya ve değiştirmeye çalışmak doğru değildir. Günümüzde Marksizmi de gözden geçirmemiz gerekir" diyenlere hep kuşkuyla bakarım. Bu tür söylemler yeni değildir... Daha Marks'ın sağlığında da Marksizmin revize edilmesini talep edenler, hatta Marksizmi revize edenler vardı. Bernstein'ları, Kautsky'leri, Troçki'leri unutmadık... Nitekim Marksizmi revize ede ede, dünyanın ilk işçi devleti Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği emperyalist burjuvaziye teslim edildi... koskoca Sovyet iktidarı yıkıldı... Marksizmi "revize edelim", ama Marksizmin "revize edilmiş hali" hangi sınıfa yarayacak, hangi sınıfın iktidar olmasına yarayacak diye de sormak lazım...


Eğer "revize edilmiş" Marksizm proletaryanın iktidarı ele almasına, sosyalizme yarayacaksa, komünizmi kurmaya yarayacaksa, hade "revize edelim"... Marksizmi revize etmek isteyenler, eğer art niyetli burjuvalar değilse, Marksizmin bir bilim olduğunu, toplum bilimi olduğunu kavramamış olan kimselerdir... Marksizm bir dogma değildir. Dogmatik olan dinlerdir. Din kitaplarının kelamı Allah kelamıymış diye, din adamları binlerce yıllık din kitaplarında, artık anlamını ve geçerliliğini tamamıyla yitirmiş prensiplere bağlı kalarak toplumları yönetmekte ısrarcıdır. Çünkü bu kitaplarla amaçlanan, insan toplumlarının mutluluğu değil, onların sözde tanrının seçkin kulları olan aristokratlara, burjuva liderlere sadık kalmaları ve kaderlerine razı olmalarıdır. Halbuki Marksizm bir dogma değil, bilimdir.  Olguları zaman, mekan ve kendi özgün koşulları içerisinde değerlendirir. Bugün için mevcut koşullarda doğru olanın, gelecekte farklı koşullarda yanlış olabileceğini göz ardı etmez... Marksizm doğa bilimleri üzerinden kurgulanmış toplum bilimidir. Özü diyalektik ve tarihi materyalizmdir. 

Ben, Kıbrıs Sosyalist Partisi olarak, Marksizmi günümüz koşullarına başarılı bir şekilde uyarladığımıza inanıyorum. Mikroçip teknolojisinin komünist toplumun alt yapısını oluşturduğuna dair tespitimiz böyle bir tespittir. "Bilgisayarlar artı proletarya diktatörlüğü, eşittir komünizm" tespitimiz de böyle bir tespittir. Burjuvazinin ilerici olduğu 18'inci ve 19'uncu yüzyılların parlamenter demokrasilerinin artık gericileştiği, temsili demokrasinin iflas ettiği ve giderek dünyanın her tarafında tek adam diktatörlüklerine dönüşmekte olduğu, günümüzde ihtiyaç duyulanın doğrudan demokrasi olduğu, sosyalist toplumun yönetim biçiminin doğrudan demokrasi olacağı ve bunun altyapısının otomasyon teknolojileri, bilgisayarlar tarafından yaratılmış olduğu yönündeki tespitlerimiz de hep böyle tespitlerdir. Ayrıca, ülkemizi ve dünyamızı emperyalist burjuvazinin tahakkümünden kurtarmak adına, savaşlara karşı barış talebini öne sürerek tüm dünyada anti-emperyalist bir mücadele yürütmek için; ülkemizde ve tüm dünyada, ulusal ve uluslararası platformlarda anti-emperyalist birleşik cephelerin kurulması için mücadele etmemiz gerektiğine ilişkin tespitlerimiz de, her ne kadar komünistlerin İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki tespitlerinin ve Kıbrıslı komünistlerin 1920'lerdeki tespitlerinin aynısı gibi duruyorsa da, yine günümüz koşullarına uygun olarak yapılan Marksist değerlendirmelerimizin bir sonucudur...

İhtiyaç duyduğumuz yegane ilke, Marksizmi revize etmek, sulandırmak ve bozmak değil; zaman, mekan ve koşulları Marksizm bilimi ışığında, diyalektik ve tarihi materyalizm ışığında değerlendirmektir... Üretim teknolojisindeki gelişmeleri -yani toplumsal altyapının devrimci dönüşümünü- bilimsel Marksizm ışığında değerlendirebilen komünist bir öncünün varlığı koşullarında, mali oligarşinin iktidarına son vermemiz, emperyalist kapitalizmi yıkmamız mümkündür... Sanırım çanların kimin için çaldığı iyice anlaşılır hale gelmiştir...

 

13 Mayıs 2023, Avrupa gazetesi













Yorumlar

Popüler Yayınlar