Çanlar kimin için çalıyor?... (1)

İngiltere'yi ziyaret eden bir yakınım, Londra'daki büyük mağazalar ve alışveriş merkezlerinde neredeyse hiç çalışana rastlamanın mümkün olmadığını anlatıyordu... "Gir, topla, öde, götür!" Kasalarda insan yok... Alacağını alıyorsun, otomatik ödeme cihazlarıyla ödemeni yapıyor ve çıkıyorsun... Ödemelerde kredi kartı kullanımı da azaldı. Her şey cep telefonlarıyla yapılabiliyor. 

Cep telefonu denen cihaz aslında bir telefondan çok öte... Onun adına telefon demek doğru değil aslında. Telefon bu cihazın fonksiyonlarından sadece bir tanesi! Cep bilgisayarı demek daha doğru olurdu gibime geliyor...

Çok değil, bundan 25 yıl önce, araba kullanırken ya da yolda yürürken telefonda konuşabileceğimizi düşünemezdik bile. Şimdilerde ise, cebimizdeki bu küçük cihazla telefonda konuşuyoruz, mesaj veya mektup gönderebiliyoruz, hesap yapabiliyoruz, fotoğraf çekebiliyoruz, kredi kartı olarak kullanıp ödeme yapabiliyoruz, her türlü bilgiye ve veriye ulaşabiliyoruz, ve daha aklıma gelmeyen ya da henüz haberdar olmadığım kim bilir ne işler yapabiliyoruz.


Bu yıl, internetin kamunun kullanımına sunulmasının otuzuncu yılıymış... Bu harika sistemin, insanların yaşamını böylesine devrimci bir dönüşüme uğratacağını emin olun ki onu yaratanlar bile beklemiyordu. Günümüzde, 2 yaşındaki bebekler bile bu cep bilgisayarlarıyla avutulmakta, onlarla oynamakta ve onlar sayesinde çok şey öğrenmektedirler. Uzmanlar bilgisayarları doğru kullanmamanın ve ekran önünde uzun süre kalmanın zararlarından bahsetseler de, ben doğru kullanıldığı takdirde bilgisayarların çok yararlı olduğuna inananlardanım. Öğrenim ve bilgiye ulaşma süreci, bilgisayarlar sayesinde olağanüstü hızlanmıştır. Sadece bu mu? Üretim süreçleri de hızlanmış, üretim maliyetleri de azalmıştır. Artık minimum maliyet ve maksimum miktarda ürün söz konusudur. Üretimde bolluğa ulaşmamızın önü açılmıştır. Ama tüm bunlar olurken yaşanan çok önemli bir olguyu da gözden kaçırmamalıyız. İş gücüne olan, yani insan emeğine duyulan ihtiyaç da günden güne azalmaktadır... İşçi ve çalışanlar kitleler halinde işsiz kalmaktadır. Sonuç: Ürün bol, ama ihtiyaç duyduğu halde bu ürünleri satın alacak insan yok... Çünkü kitleler işsiz! Geliri olmayan işsizler ordusu büyüyor! 

Gelişmiş batı ülkelerinden, özellikle de İngiltere'den gelen yakınlarınızdan eminim sizler de benim gibi işitmektesiniz, "İngiltere eski İngiltere değil, Londra eski Londra değil". İşsizlik çok; sokaklarda evsizler, dilenciler çok; güpegündüz sokak ortasında saldırılar, ev açmalar arttı ve daha neler neler... Tüm bunlara rağmen her şey de aşırı pahalı... Kitleler yoksullaşırken, bir avuç sermaye sahibi tarihte hiç görülmedik servetler biriktirebiliyor...

Peki ama kitleler işsiz ve açken, bu düzeni sürdürebilmek nasıl mümkün olacak? Şimdilik topla tüfekle... İnsanları savaştırarak! Birbirine kırdırarak... Peki ama nereye kadar bu böyle sürebilir ki? Bana göre artık çanlar çalmaya başladı. Çanlar kimin için çalıyor dersiniz?...

 

6 Mayıs 2023, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar