Ehven-i şer...
Türkiye'deki çok tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu 28 Haziran Pazar günü yapılacak... Türkiye solunun bu seçimdeki hedefi tek adam rejimine son vermek! Bu nedenle, seçimin birinci turunda milletvekilliği için kendi adaylarıyla yarışan sol partiler, cumhurbaşkanlığında "Bir oy Kemal'e, bir oy partimize" siyaseti izlediler. Yarın yapılacak ikinci turda "bir ona bir bize" olanağı kalmadığı için, açıkça Kılıçdaroğlu'nu destekliyorlar... Bu politikanın adı da ehven-i şer, kötünün iyisi!
Peki ama kötünün iyisinden başka bir seçeneği yok mu Türkiye halkının?... İlla ki bize sunulan kötülerden birini seçmek zorunda mıyız?... Halkımıza sunabileceğimiz başka bir seçeneğimiz yok mu?... Mesela devrimci bir seçeneğimiz yok mu?...
Halkımıza doğru bir seçenek sunmazsak, onun neden doğru olduğunu anlatamazsak, halka kötünün peşinde koşması için çağrı yaparsak; doğrunun, iyinin, güzelin ve haklının egemen olmasını nasıl sağlayacağız?... Ama doğru seçenek olarak ileri süreceğimiz adayın şansı yokmuş, ona verilecek oylar boşa gidecekmiş, hiç olmazsa kazanabilecek olan adaya, kötülerin iyisine destek verirsek oyumuz boşa gitmemiş olurmuş! Peki ama kazanacak da olsa, yanlış ve kötü adaya verilen oy zaten heba edilmiş olmuyor mu?... Neden bile bile, kötünün iyisi diye bir halk düşmanına oy verelim?... Kendi devrimci seçeneğimizi halka sunmazsak, halka doğru yolu göstermezsek, halkı saflarımıza kazanmayı nasıl bekleyebiliriz ki?!...
Sol, gerek Kıbrıs'ta, gerekse Türkiye'de bir türlü kendine olan güvensizliğini aşamadı... Hep ehven-i şerin peşinden koştu. Bir türlü kendi doğru seçeneğini oluşturamadı...
Kuzey Kıbrıs'ta da 24 Haziranda bir ara seçim yapılacak. Bu seçimde boş olan bir koltuk için 9 aday yarışıyor. Bunların 4'ü sol olarak bilinen partilerden. "Sol olarak bilinen" diyorum, çünkü bana göre bunların sadece biri solda. Gerisi sosyal demokrat, kendini ortanın solu olarak tanımlayan sağ partiler...
Benim için sol parti, sınıf mücadelesi ekseninde siyaset yürüten, anti-emperyalist bir uluslararası çizgi izleyen, temsili demokrasi sahtekarlığının ve ehven-i şerin peşinde koşmayan, doğrudan demokrasinin hayata geçirilmesi için mücadele eden partidir... Ülkemizde bu özelliklere sahip iki parti vardır: Biri sadece sol değil, klasik Marksist-Leninist çizgisiyle benim de üyesi olmaktan onur duyduğum Kıbrıs Sosyalist Partisi, diğeri de tüm hata ve eksikliklerine rağmen Bağımsızlık Yolu'dur...
Halk henüz bu ayrımın farkında olmadığı için, "sol neden bu seçimlere ortak adayla girmiyor" diye eleştiriyor. Bu eleştirilerinde haklı bir taraf da var. Çünkü CTP, TDP, YKP, BKP, ve Sol Hareket, özünde birbirinden farklı ideolojileri ve perspektifleri olan partiler değil... Bunların en sağında, Ankara'nın gerici sömürgeci siyasi çizgisinin peşinde koşan CTP, en solunda da Ankara yerine AB emperyalizminin peşine takılmış olan YKP vardır... Fakat bu partilerin özde birbirinden farkı yoktur.
24 Haziranda yapılacak ara seçimlere kendi adayıyla katılmayı kararlaştıran Bağımsızlık Yolu, halka devrimci bir seçenek sunmaktadır... Biz de KSP olarak bu seçeneği mevcut seçimin tek devrimci seçeneği olarak destekliyoruz... Gelecek makalelerimde, bu devrimci seçeneğin ortaya koyduğu üç temel siyaseti ele almaya çalışacağım.
27 Mayıs 2023, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder