Bir Musibet, Bin Nasihat!


Seçimi Tatar kazandı. Bu durumun birçoğunuzda hayal kırıklığı yarattığının farkındayım. Ama bu sonuç, emekçi halkımızın üzülmesini gerektiren bir sonuç değildir. Hiçbir şey değişmedi bu ülkede! Yarın göreceksiniz, Tatar da Ankara'nın emriyle federal çözüm görüşmeleri yapacak. Eroğlu Tatar'dan farklı mıydı? Ya da hepsinin en büyüğü Denktaş?! Ama Denktaş "Ankara'nın desteklemediği hiç kimse seçilemez burada" dedi ve 2005 yılında aklını kullanarak seçimden çekildi.


Sn. Akıncı ilk kez cumhurbaşkanlığı makamında TC Büyükelçiliğini eleştirdi. Elçiliğin bir seçim karargâhına dönüştürüldüğünü söyledi. Seçimler boyunca Tatar'ı desteklemek için Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin KKTC’nin ne yasalarına, ne YSK'sına, ne de mahkemelerine saygı gösterdi. Tümünü de çatır çatır çiğnediğine tanık olduk.

Ben bu köşeden YSK başkanlığına istifa etmesi için çağrı yaptım. Ayrıca Akıncı'ya da kendisine karşı böylesi baskılar olduğunu açıkladığı bir ortamda seçimlerden çekilmesi için iki kez çağrı yaptım. "Böylesi bir ortamda seçimden çekilmek seni gerçek bir lider yapar" diye yazdım. Ama çekilmedi.

Bu ada yarısında hiçbir zaman demokratik bir seçim olmamıştır. Tüm seçimlere müdahale edilmiştir. Annan planı referandumunda da, 2005’te Talat'ın, 2010’da Akıncı'nın seçilmesinde de Ankara öyle istediği için referandumdan evet çıkmıştır; ve seçimler, Kıbrıs'ın kuzeyindeki oy potansiyelinin önemli bir bölümü Ankara'nın kontrolü altındadır. Bu gerçeği teslim etmek zorundayız. Ne yazık ki kontrol altındaki bu oyların ezici çoğunluğu TC kökenli KKTC vatandaşlarına aittir. Tümü değil ama önemli bir kesim çeşitli baskı ve vaatlerle her seçimde Ankara’daki mali oligarşinin emirlerine uymak zorunda kalmaktadır. Ankara'dan gelen emirlere uyulmaması halinde bu insanların apar topar birkaç saat içinde sınır dışı edildiklerine geçmişte çok tanık olduk. Pazar günkü seçimde de bu yaşanmıştır. Ankara'nın oyları istediği doğrultuda kanalize etmesiyle seçim Tatar’a kazandırılmıştır.

Pazar günkü seçimin kilit bölgesi İskele İlçesi:

Ersin Tatar: 9343

Akıncı: 3855

Fark = 5482

KKTC Geneli:

Ersin Tatar: 67322, Akıncı: 62910

Fark: 4412

Sonuç çok açık! İskele, Karpaz bölgesi halkı sürekli olarak manipüle edilmektedir.

Bu bölgede yaşayan emekçilerin Ankara’daki mali oligarşiye bağımlılıktan kurtarılması da ülkemizdeki militarist, faşist yapılanmaya karşı mücadelenin bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Pazar günü Ankara'nın tercihi Tatar oldu. Ama ülkemizin ne siyasi, ne ekonomik ne de demokratik koşullarında hiçbir değişiklik olmadı. Akıncı da seçilseydi gene olmayacaktı. Akıncı'nın iradeyi temsil ettiğini iddia etmek oldukça abartılı bir yaklaşımdı. Ne yazık ki bütün sol, hatta geçmiş yılların boykotçuları bile bu seçimi Ankara'ya karşı irade kavgası olarak değerlendirerek Akıncı'nın peşinden gitti. Halbuki Sn. Akıncı da garantileri, Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarlarını destekleyen ve Kıbrıs'ta işgal olduğunu kabul etmeyen bir siyasi kişilikti.

Bundan sonra bir dönem belki Kıbrıs Türkünün biraz gönlünü almak ve biraz daha oyalamak için Erhürman’ı seçtirmeye sıra gelebilir. Ama o da "Bir hukukçu olarak Kıbrıs'ta işgal yoktur" demiyor mu? Bundan sonra böylesi oyunlara gelmemek için uyanık olmalıyız!

Artık önümüzde iki seçenek var: Ya onurlu anti-emperyalist bir direnişi örgütleyerek ülkemizi ve halkımızın kimliğini ve kişiliğini kurtaracağız, ya da asimile olup yok olup gideceğiz! Birinci yolu denersek kurtulma şansımız vardır; ya da yenilsek bile onurumuzla yeniliriz. Burjuva politikaların arkasından koşup kendimizi kandırarak değil!

Bir musibet bin nasihat!

20 Ekim 2020, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar