Bugün 1 Mayıs!...
Uluslararası proletarya için önemli bir gün...
Proleterlerin, işçilerin ve emekçilerin bayramı... Ama bu sıradan bir bayram değil! Aynı zamanda dünya çapında emperyalist kapitalizme karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü!
Günümüzde 1 Mayıs, sadece 8 saatlik iş günü ve emekçilerin diğer günlük taleplerinin dile getirildiği bir gün olmaktan çıkıp, proletaryanın mevcut düzene meydan okuma iradesinin ve gücünün bir göstergesi haline gelmiştir.
Dünyada ve Kıbrıs'ta 1 Mayıs, bu yıl da dünya çapında devam eden bir salgın ve bu salgının derinleştirdiği büyük bir ekonomik bunalım ortamında kutlanıyor...
Halkımızın çözüm ve barış özleminin her zamankinden de yüksek olduğu bu yılda, bu hedefe her zamankinden daha uzağız...
1 Mayıs arefesinde, BM nezaretinde gerçekleştirilen göstermelik bir uluslararası konferansta Kıbrıs sorununun çözümü için uygun bir zemin aramak üzere bir araya gelen emperyalist haydutlar ve yerli iş birlikçileri sonuç alamadan dağıldı...
Kıbrıs halkı olarak ülkemizde üç ayrı emperyalist gücün egemenlik bölgelerinin varlığı altında, yani üç ayrı boyunduruk altında 1 Mayıs'ı kutluyoruz: Britanya, Türkiye ve AB!...
Kıbrıs Türk toplumu asimilasyon batağında hızla ilerlerken, Rum toplumu da benzer tehlikelerle karşı karşıyadır...
Bizi boyunduruk altında tutan üç büyük güce karşı mücadele etmek zorundayız... Ama belli ki bu mücadeleyi vermeye korkan bir çoğunluğumuz var. Özellikle de "sol", barış ve çözüm yanlısı olduğunu iddia eden güçler, ülkemizde barış, çözüm ve yeniden birleşmeyi sağlamak için emperyalist güçlerin iyi niyetine ve anlayışına sığınmaktan, onlardan barış rica edip çözüm dilenmekten başka bir çare üretemiyorlar... Oysa barış için mücadele, emperyalist güçlerden iyi niyet ve anlayış isteyerek kazanılamaz. Emperyalizmin kendisi savaşların kaynağıdır. Barış için mücadele, ancak emperyalizme karşı örgütlü halk hareketleriyle mümkündür!
Emperyalistler arasında sürdürülen tüm görüşmeler boştur!
Emperyalizm şartlarında halklar için çözüm ve barış mümkün değildir... Milliyetçi temelde yürütülecek bir mücadele ile çözüm yoktur.
Kıbrıs’ın gerçekten Kıbrıs’ta yaşayan bütün milliyetlerden halkın barış içinde birlikte yaşadığı bağımsız birleşik bir devlet olması, ancak bütün milliyetlerden işçi ve emekçilerin, tüm milliyetlerden Kıbrıs halkının emperyalist ve bölgesel gerici güçlerin uzantısı olarak hareket eden kendi burjuvazilerini de hedef alan, sosyalizm perspektifiyle yürütülen, gerçek anti-sömürgeci, anti-emperyalist bir devrimle mümkündür!
Bu mücadele Britanya, Yunanistan ve Türkiye’deki devrimlerle de kopmaz bağlarla iç içe düşünülmek zorundadır... Burada Türkiye, Yunanistan ve Britanya halklarının Kıbrıs'ın özgürlük mücadelesine yapabileceği en büyük destek ve katkı, kendi ülkelerindeki devrimlerin bir parçası olarak Kıbrıs’taki emperyalist işgallerin sona ermesi için mücadeleyi yükseltmek biçiminde olur.
Bunun da ön şartı, böyle bir devrime önderlik edecek siyasi örgütlenmeyi yaratmanın günün en acil görevi olarak kavranması ve buna uygun bir çalışma yürütülmesidir.
Küçük burjuva aydınlar bu hedefin ütopya olduğunu öne sürerek halk kitlelerini yılgınlığa sürüklemektedir. Bize göreyse asıl ütopik olan emperyalistlerden çözüm beklemektir... "Devrimcilik anda mümkün olanı yapmakla sınırlı kalmak değildir. Devrimcilik, egemenlerin bize dayattığı alternatif “çözüm”(süzlük)lerin arasında tercih yapmayı, çözümsüzlüğü çözüm gibi görüp göstermeyi reddetmekle başlar... Bunu yapmayan devrimci değildir.” (Yeni Dünya için Çağrı dergisi)
Yaşasın emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs!
Emperyalist vahşet düzenini mutlaka yıkacağız!
1 Mayıs 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder