Kıbrıs'ta Çözüm ve Barış için Mücadele (2)

Masanın hangi tarafında olmalıyız?...

Kıbrıs sorununu çözmek istiyorsak, Kıbrıs'ın emekçi halkı olarak, Kıbrıs'ın çözüm ve barış güçlerinin ortaklaşa belirleyeği bir çerçeve anlaşması hazırlayıp masanın karşı tarafına biz oturmalıyız... Kıbrıs halkı olarak çözüm mücadelesinin öznesi olmalıyız. Masanın boş olan yanını biz doldurmalıyız... Emperyalistlerin karşısına oturmalı ve kendi özgün çözüm önerimizi dayatmalıyız. Bu çözüm kabul edilmediği sürece de, bize empoze edilmek istenen ve özünde mevcut statükonun meşrulaştırılmasına dayanan burjuva emperyalist çözüm önerilerini reddetmeliyiz. Kendi çözümümüz için her yola başvurarak direnmeliyiz. Bu zaman zaman sivil itaatsizlik olur, zaman zaman pasif direniş biçimleri olur... Ama ülkemizde barış ve çözüm yolunda, kendi irademizin kabul edilmesi için ciddi bir direniş olur. Bu direnişi örgütlemeliyiz... Bu mücadelede Türkiye, Yunanistan ve Britanya işçi ve emekçi sınıfları başta olmak üzere, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinin kardeş halklarının desteğine de güvenebileceğimizden kuşkum yoktur. Yeter ki kararlı olalım ve emperyalist çözüm planlarına karşı direnelim!

Bu noktada karşılaştığımız en büyük sorun, kendini "çözüm ve barış yanlısı güçler" olarak tanımlayan kesimlerden geliyor... Bu kesimler emperyalist çözüm planlarının peşinde sürüklenmeye devam ediyor; halkımızı da peşlerinden sürüklemekte ısrar ediyorlar. Çözüm masasında Kıbrıs halkının gerçek çözüm ve barış güçlerinin bulunmadığını anlamıyorlar, ya da anlamamazlıktan geliyorlar... Masada bulunan tarafların birbirinin karşısında değil yanında olduklarını ve aynı emperyalist güç odaklarının hizmetinde olduklarını anlamıyorlar. BM tarafından çizilmiş olan, ”iki bölgeli, iki toplumlu, ve siyasal eşitliğe dayalı federal Kıbrıs” önermesinin samimi bir çözüm önerisi olmadığını anlamıyorlar, ya da anlamamazlıktan geliyorlar! Bunun bir burjuva emperyalist çözüm önerisi olarak özünde çözümsüzlük önerisi olduğunu anlamıyorlar, ya da anlamamazlıktan geliyorlar... Emperyalizmin ulusal sorunları çözemeyeceğini anlamıyorlar, veya anlamamazlıktan geliyorlar.

Bu siyasal duruşlarıyla kendini "çözüm ve barış güçleri" olarak tanımlayan bu kesimler, aslında barışın önünde duran engellerden biri haline gelmiştir.

Ben ve yoldaşlarım her zaman bu çevrelere gerekli gördüğümüz eleştiride bulunduk. Bu konuda sözümüz de çizgimiz de açık ve net... Ama şimdi artık bir adım daha atarak sol adına hareket ettiğini söyleyip iş birlikçilik yapanları teşhir etme noktasına geldik. Bunların barış sever olmadığını, tersine barışın önünde engel olduklarını söylemeliyiz... Onlara tanıdığımız kredi bitti. Yıllarca kendilerini düzeltmeleri için çağrı yaptık, eleştirdik ama olmadı.

Diyalektik metotla ele alacak olursak, ülkemizde ilerlemenin, barışın ve çözümün önündeki engele bakmalıyız! Bu engel emperyalizm ve yerli iş birlikçileridir. Yerli iş birlikçiler sadece UBP değildir... Meclis içindeki sözde muhalefet ve hatta meclis dışındakiler de bunlara dahildir. Bunlar birbirlerine zıt gibi görünebilirler... Ama bu iki yanlış zıttın birliğinden başka bir yanlış doğar. Nedir o yanlış? Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüdür! Statükonun sürmesidir... 

Ya anti-emperyalist mücadele, ya Ankara'ya biat ve asimilasyon! Tercih çok açık! Buyrun seçin... İkisinin ortası kalmadı!

 

11 Mayıs 2021, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar