Devlet mafya ilişkisi ve Sedat Peker
Mafia dendi mi hep İtalya'da devletten de güçlü bir yeraltı teşkilatı akla gelir. Merkezi Sicilya adasında olduğu düşünülen bu örgüt acımasız bir suç örgütüdür. Dünyanın geriye kalan ülkelerinde de benzer örgütlenmeler MAFYA olarak tanımlanır. Halk arasında mafyanın devletten daha güçlü olduğu algısı vardır...
Aslında ordusuyla, polisiyle ve diğer kolluk güçleriyle devlet mafyadan çok daha güçlüdür. Gerçek olan şu ki, hiçbir mafya tipi suç örgütü devletten daha güçlü değildir. Mafya, mafyalığını burjuva devlete borçludur. Çünkü burjuva devletin korumadığı hiçbir yasadışı suç örgütü ayakta kalamaz... Bu nedenle olacak, Türkiye'de bu mafya oluşumlarına “derin devlet” denmektedir. Bence bu haklı bir tanımlamadır. Çünkü mafya dediğimiz suç örgütü aslında devletin bir parçasıdır.
Son dönemde Sedat Peker'in açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Bu açıklamalar bir çoğumuz için sürpriz oldu. Doğrusu ben kendi adıma hiç şaşırmadım. Devlet mafya ilişkisi AKP ile başlayan yeni bir ilişki değil; her dönem şu veya bu şekilde var olan bir ilişkidir.
Sedat Peker ve Mehmet Ağar, Türk derin devletinin bilinen kişilikleri arasindaydı. Emperyalizm, hizmetindeki kişileri kullandıktan sonra posası kalmış limon gibi çöpe atar. Bunun örnekleri çoktur. Devlet başkanları düzeyinde düşünürsek; Adnan Menderes, Saddam Hüseyin ve Kaddafi işlerine geldiği sürece emperyalistler tarafından kullanıldı. Emperyalistlerin çıkarlarına ters düştükleri zaman da idam edildiler, linç edildiler.
Derin devletin unsurları açısından da bu geçerlidir. Tansu Çiller'in milli kahramanlar olarak söz ettiği Alaattin Çakıcı yıllarca hapis yattı. Abdullah Çatlı kaza süsü verilerek öldürüldü. Görünen o ki, egemen sınıfın farklı kesimleri arasındaki mücadele nedeniyle Sedat Peker dışlanmıştır. Bu nedenle Türkiye’den kaçmış ve yayınladığı videolar üzerinden kendisinin de içinde bulunduğu kirli ilişkileri ifşa ederek intikam almaya çalışmaktadır.
Rüşvet, yolsuzluk ve kara para aklama, sömürü düzeninin kaçınılmaz yol arkadaşlarıdır. Bu sadece AKP’ye özgü bir durum değildir. Tüm burjuva iktidarların ortak özelliğidir.
Peker'in açıklamalarıyla Kıbrıs'ta "faili meçhul" Kutlu Adalı katliamı konusunun aydınlanması söz konusu... Peker'in üstüne basarak Kıbrıs'ın uyuşturucu ticaretinde bir transit aktarma bölgesi olduğunu vurgulaması, kara para aklama ve sanal bet işinden söz etmesi, isimler zikretmesi, yakında devletin soruşturmalar yapacağı beklentilerini doğurdu.
Türkiye’de ve onun uydusu konumundaki Kuzey Kıbrıs'ta iddiaların muhatabı olan siyasiler, iddiaları yalanlamakla yetinir. Yargı ise hiçbir şey olmamış gibi davranır.
Sedat Peker’in açıklamaları buzdağının sadece görünen ucudur. Çürüme özünde, mafya tipi örgütlenmelerin işi değildir. Esas suç örgütü, burjuva devletin kendisidir.
Burjuva devlet, sömürücü sınıfın ortak çıkarlarını ve iktidarını koruyan bir araçtır. Burjuvazinin elinde işçileri, köylüleri, tüm emekçileri ezmek, sömürmek, baskı altına almak için kullandığı bir aygıttır. Kapitalizmde temiz toplum mümkün değildir...
Çözüm, işçilerin ve emekçilerin ayağa kalkmasında, burjuva devletin bütün kurumlarıyla yıkılmasındadır.
25 Mayıs 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder