Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Bireysel Hakları (2)

Ülkemizde 1955 yılından bu yana yaşanan trajedilerin tek sorumlusu Kıbrıslı Türkler midir?...

Theklia ve Christos’un hikayesinde söz konusu olan insanlar, Kıbrıs'la hiçbir bağı olmayan, Türkiye'den taşınmış olanlar değildir... Burada söz konusu olan insanlar, anne ve babasından biri Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklardır... Kıbrıs'ın kuzeyinde tahminlere göre bu nitelikte on bin civarında insanımız vardır. Bu konuda KTÖS’ün yaptığı çağrıya başvuranların sayısı 6000 civarındadır.

Kıbrıs Cumhuriyeti'ne egemen olan işbirlikçi burjuvalar, Annan Planı çerçevesinde Kuzey Kıbrıs'a tarımsal işgücü olarak Türkiye'den taşınmış ve Kıbrıs'la hiçbir bağı olmayan insanlara bile çözümden sonra federal Kıbrıs cumhuriyeti vatandaşlığı vermeyi kabul ettiklerini ve Annan Planı için yapılan referandumda bu insanların da oy kullanmasına itiraz etmediklerini unutmuşa benziyorlar...

Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetleri için sorun, bu çocukların (ki bir çoğu artık yetişkin insanlardır) babalarının veya annelerinin Türkiyeli olması ve adaya yasadışı yollardan girmiş olmalarıdır.

Peki ama bu durum Kıbrıs Türk toplumunun suçu mudur?

Ülkemizde 1955 yılından bu yana yaşanan trajedilerin tek sorumlusu Kıbrıslı Türkler midir?

Bence baş sorumlu İngiliz emperyalizmidir.

1974 olaylarını ise, ABD, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye birlikte tezgahlamıştır.


1974’ten sonra Türkiye'nin Cenevre Konvansiyonu'na aykırı bir şekilde adaya nüfus taşımasına, bu konvansiyona imza atan devletlerin hiçbiri, Kıbrıs Cumhuriyeti dahil, karşı çıkmamıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti karşı çıkmadı; çünkü tıpkı Kıbrıs'ın kuzeyinde yapılan etnik temizlikle Rumların güneye göç ettirilişi gibi, onlar da Kıbrıs'ın güneyinde etnik temizlik operasyonları düzenleyerek Kıbrıslı Türkleri kuzeye göç ettirdiler...

Yani şikayet edecek yüzleri yoktur.

Silah zoruyla adanın kuzeyine taşınan Kıbrıslı Türkler, 1974 olaylarından sonra Türkiye'den taşınan nüfusla iç içe yaşamak zorunda kaldı. Bu Kıbrıslı Türklerin aldığı bir karar değildi. Kıbrıs Türk toplumu buna mecbur bırakıldı... İç içe yaşadığı bir toplumun fertleriyle insanlarımızın duygusal ilişkilere girmesinden, evlenip çocuk sahibi olmasından daha doğal bir şey olabilir mi?... Nitekim  yerleşimci tabir edilen bu toplulukla, bırakın Kıbrıslı Türkleri, Kıbrıs Rum toplumundan bireylerin bile duygusal ilişkilere girdiği bilinmektedir. İşte Christos ve Theklia Yasmina böyle bir ilişkiden doğan çocuklardır...

Fakat Kıbrıs Cumhuriyeti'ne egemen olanlar, Kıbrıslı Türklerin Türkiye kökenli eşlerinden Kıbrıs'ta doğan çocuklarına vatandaşlık vermeyi reddediyor...

Sadece çocuklarla da sınırlı değil bu ırkçı tavır... Kıbrıslı Türklerin yabancı uyruklu eşlerine de vatandaşlık vermeyi reddediyorlar. Hatta vatandaşlık vermeyi reddetmek bir yana, bu amaçla yapılan başvuruları teslim almayı bile reddediyorlar...

Bu ırkçı ve şoven politikanın doğal sonuçları nelerdir?

Anne ve babalarından biri Kıbrıslı olan çocuklar ve Kıbrıslı Türklerle evli olan yabancı uyruklu bireyler, Rum yönetiminin bu ırkçı ve şoven tavrına, benzer bir tavırla tepki göstermektedir.

“Onlar bizi istemiyorsa, biz onları hiç istemiyoruz” diyerek özellikle seçim dönemlerinde Ankara’nın ayrılıkçı ve ırkçı politikalarının peşinden sürükleniyorlar. Aslında onları böyle davranmaya iten Kıbrıslı Rum egemenlerin şoven tavrıdır... Kıbrıslı Rum egemenler ve özellikle de işbirlikçi Anastasiades hükümeti, bu tavırlarıyla statükoyu korumaya hizmet etmektedir. Bu tavır, Anglo-Amerikan emperyalizminin adayı ve halkını bölünmüş olarak tutma ve statükoyu sürdürme politikasına destek vermek için bilinçli olarak ortaya koyulmaktadır.  Kıbrıs Rum egemenleri isteseler Anglo-Amerikan emperyalizminin böl ve yönet politikasına çomak sokabilirler! Ama emperyalizme uşaklık edebilmek için ırkçı ve şoven politikada bilerek ve isteyerek ısrar etmektedirler.


2 Kasım 2021, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar