Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Bireysel Hakları (3)
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının Ayrılıkçı Karakteri
Kıbrıs Türk toplumu liderliği, Mart 1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden çekilip, ayrılıkçı bir yönetim kurdu. Bu yönetim hiçbir zaman uluslararası tanınmışlığa sahip olmadı. Bu yasa dışı yönetimin kurulduğu günden bu yana, Kıbrıs Türk toplumu uluslararası toplumun dışına itildi, uluslararası hukuk dışında kaldı.
Kıbrıslı Türkler bireysel olarak Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları olarak kalmaya devam etti. Fakat ne yazık ki cumhuriyetin ikinci sınıf vatandaşı konumuna itildiler...
Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası ayrılıkçı bir zihniyetle tasarlanmış ve hayata geçirilmiştir. Anayasanın bu ayrılıkçı karakterinden dolayı, devlet içinde devlet görüntüsü yaratmaya çalışan geçici Türk yönetimi ve sonrasında gelen tüm yönetimler, Kıbrıslı Türklerin toplumsal yaşama dair gereksinimlerini sınırlı olarak karşılayabiliyordu. Bunlar özellikle cumhuriyet anayasası ile Türk Cemaat meclisinin yetkisi altında bulunan, evlilik akitleri, Kıbrıslı Türklerin kendi aralarında var olan anlaşmazlıkların çözümlenmesinde Kıbrıs Türk mahkemelerinin yetkili olması ve eğitim gibi konulardı.
Devlet içinde devlet konumunda olan Kıbrıs Türk yönetimleri, cumhuriyet idaresinin toplamakta olduğu birtakım vergi ve harçları Kıbrıslı Türk vatandaşlardan ikinci kez tahsil etmekteydi.
Örneğin yeni doğan her Kıbrıslı Türk, hem Kıbrıs Türk yönetiminden hem de Kıbrıs Cumhuriyeti'nden doğum belgesi almak zorundaydı.Yani iki kez doğum kayıt harcı ödemekteydi. Sürüş ehliyetlerinde ve daha birçok vergi ve harcın ödenmesinde de bu ikilik yaşamaktaydı.
1974'ten sonra Kıbrıs Türk yönetimi adanın kuzeyinde ayrı bir devlet ilan etmesine rağmen bu durum değişmiş değildir. Kıbrıslı Türkler doğum kaydı, kimlik, pasaport, ehliyet gibi belgelere sahip olmak için adanın her iki tarafındaki yönetimlere harç ödemektedir.
İşin ilginç yanı, kuzeydeki idari otoriteyi tanımadığını söyleyen Kıbrıs Rum liderliği, Kıbrıslı Türklere bu elzem belgeleri vermek için tanımadığı KKTC’nin belgelerinin tedarik edilmesini şart koşmaktadır... Cumhuriyet idaresinden ilk kez doğum belgesi alacak bir Kıbrıslı Türkün, kimliğini kanıtlamak için kuzeyden aldığı bazı belgeleri göstermek zorunda kalmasını anlaşılır buluyorum. Ama sonrasında, artık güneyde kaydı bulunan bir Kıbrıslı Türkün herhangi bir Kıbrıslı Rumdan farkı kalmaz... Bu durumda, Kıbrıslı Türklerin özlük belgelerini yenilerken, cumhuriyet makamlarının onlardan KKTC’ye ait belgelerini talep etmesini tamamıyla abes buluyorum.
Kıbrıs Türk toplumunun devlet içinde devlet oluşturması sadece Kıbrıslı Türklere zarar vermiştir... Bu yapılanma sayesinde her birimizin yaşamı olağanüstü zorluklar içinde sürmek durumunda kalmıştır.
Yurt dışına gitmemiz sorun, sağlık ve eğitimde özellikle yabancı ülkelerde hizmet almamız sorun, yurt dışında KKTC ehliyetiyle araba kiralamamız sorun!
Kıbrıs Rum liderliği, olağanüstü koşullara atfen yarattığı bir "zorunluluk" yasasıyla, kendi toplumunun karşılaşması muhtemel sorunları çözmüştür. Ama Kıbrıslı Türklerin, adanın güneyinde, günlük yaşamın her alanında karşılaşmakta olduğu sorunlar artarak devam etmektedir... "Zorunluluk" yasası Kıbrıslı Türkler için geçerli değildir... Örneğin güneyde yaşayan bir Kıbrıslı Türk çift boşanmaya kalkarsa, bunu orada yapamaz. Çünkü ayrılıkçı Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına göre, bu dava sadece Kıbrıs Türk mahkemelerinde görülebilir... Ama trafik cezalarının tahsil edilmesi veya trafik davaları söz konusu olunca, Güney Kıbrıs mahkemeleri Kıbrıslı Türklerle ilgili işlem yapabiliyorlar! Yani Kıbrıs Rum liderliğinin işine geldiğinde, "zorunluluk" yasasına bağlı uygulamalar Kıbrıslı Türkler için de devreye girebiliyor!
6 Kasım 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder