Elde edilebilir, "gerçekçi" çözüm (2)
Aldığımız ikinci eleştiri, "en yakın gerçeğimiz federasyon; ki onun için bile daha çok işimiz var" şeklindeydi... Buna göre, öngördüğümüz anti-emperyalist talepleri ertelememiz ve diğer burjuva partiler gibi federasyona odaklanmamız gerekiyor. Önce federal çözüm elde edilmeli, sonrası Allah kerim!
Biz neden "BM çerçevesinde federasyon peşinde koşmak zaman kaybıdır" diyoruz?... Çünkü BM'yi yönlendiren ABD ve İngiltere Kıbrıs'ta statükoyu koruma taraftarı olduğu için, BM çerçevesinde çözüm sadece bir aldatmacadır. Çoğumuz ilk bakışta elde edilebilir gibi görünen BM çerçevesinde federal çözüm tuzağına düştüğümüz için, Kıbrıs sorunu 60 yıla yakın bir süredir çözülemiyor ve bir o kadar yıl daha çözülemeyecek...
BM çerçevesinde çözüm olmayacak; çünkü BM'yi yönlendiren ABD ve İngiliz emperyalistleri statükonun devamından yanadır.
Bu konuda araştırmacı yazar Ahmet An şu bilgileri veriyor:
"Crans Montana'da masanın çökmesine yol açan, TC'nin adada kalmasını istediği askerler için ne zaman ayrılacaklarını kesin olarak belirtmek istememesidir. Guterres, söylediklerini yazılı olarak vermeyen Çavuşoğlu'nun bu tavrını raporunda belirtmemiştir. Kıbrıs Rum basınında açıklanan BM belgeleri de bunu bir defa daha kanıtlamıştır. NATO amaçları için kullanılmak üzere TC'nin adamızda egemen askeri üs talep ettiğini, ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Sorumlusu Victoria Nuland, Kıbrıs Rum tarafına yaptığı çeşitli ziyaretlerde iletmiştir. Durum bundan ibarettir!"
Guterres, Çavuşoğlunun olumsuz tavrını raporuna neden dahil etmiyor?...
Ya da Türkiye’nin Kıbrısta bir NATO üssü talebini?...
Aslında, Türk ordusunun Kıbrıs'taki varlığı Kıbrıs'ın kuzeyini olduğu gibi NATO üssü yapmaktadır... Türkiye’nin Kıbrıs'ta üs talebi, ABD’ye rağmen değil, ABD'nin desteğiyle ileri sürülen bir taleptir... Bu talep gerçekleşene kadar da, statükoyu korumak ABD, İngiltere ve TC’nin işine gelmektedir.
Federal çözümü desteklediğini söyleyenlerden Türk toplumundakiler, garantilerin devamından yana olup, Türk federe devletine bırakılacak toprak miktarından taviz vermiyorlar; yasa dışı nüfusa vatandaşlık verilmesini talep ediyorlar! Karşı tarafta ise bunların tam tersi talepler var... Yani bir tarafta CTP ve TDP, diğer tarafta AKEL, birbirine zıt taleplerle BM çerçevesinde çözüm talep ediyor. Bu da sadece statükonun güçlenmesine hizmet ediyor. Kıbrıs halkı bir bütün olarak çözüm sürecinde etkin hale gelecekse (yani çözümün öznesi olacaksa), çözümün çerçevesini de iki toplumun emekçi güçleri, birlikte anlaşacakları ortak ilkeler temelinde oluşturmak zorundadır...
Federal çözüm, ancak BM çerçevesinin dışına çıkılarak, kuzey ve güneydeki halk güçlerinin kendi ortak çerçevelerini belirleyerek bunu BM ve ilgili diğer taraflara dayatması suretiyle, ve bu uğurda mücadele ederek elde edilebilir. Böyle bir mücadelenin sonucunda da, Kıbrıs Sosyalist Partisi'nin ileri sürdüğü talepler doğrultusunda bir üniter veya federal çözüm oluşabilir. Nasıl bir çözüm oluşacağını o günün koşulları belirleyecek... Şimdiden bunu öngörebilmek zor.
Kısacası neyin elde edilebilir olduğunu dikkatli bir şekilde, doğru analiz etmemiz gerekir.
Biz neden "BM çerçevesinde federasyon peşinde koşmak zaman kaybıdır" diyoruz?... Çünkü BM'yi yönlendiren ABD ve İngiltere Kıbrıs'ta statükoyu koruma taraftarı olduğu için, BM çerçevesinde çözüm sadece bir aldatmacadır. Çoğumuz ilk bakışta elde edilebilir gibi görünen BM çerçevesinde federal çözüm tuzağına düştüğümüz için, Kıbrıs sorunu 60 yıla yakın bir süredir çözülemiyor ve bir o kadar yıl daha çözülemeyecek...
BM çerçevesinde çözüm olmayacak; çünkü BM'yi yönlendiren ABD ve İngiliz emperyalistleri statükonun devamından yanadır.
Bu konuda araştırmacı yazar Ahmet An şu bilgileri veriyor:
"Crans Montana'da masanın çökmesine yol açan, TC'nin adada kalmasını istediği askerler için ne zaman ayrılacaklarını kesin olarak belirtmek istememesidir. Guterres, söylediklerini yazılı olarak vermeyen Çavuşoğlu'nun bu tavrını raporunda belirtmemiştir. Kıbrıs Rum basınında açıklanan BM belgeleri de bunu bir defa daha kanıtlamıştır. NATO amaçları için kullanılmak üzere TC'nin adamızda egemen askeri üs talep ettiğini, ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Sorumlusu Victoria Nuland, Kıbrıs Rum tarafına yaptığı çeşitli ziyaretlerde iletmiştir. Durum bundan ibarettir!"
Guterres, Çavuşoğlunun olumsuz tavrını raporuna neden dahil etmiyor?...
Ya da Türkiye’nin Kıbrısta bir NATO üssü talebini?...
Aslında, Türk ordusunun Kıbrıs'taki varlığı Kıbrıs'ın kuzeyini olduğu gibi NATO üssü yapmaktadır... Türkiye’nin Kıbrıs'ta üs talebi, ABD’ye rağmen değil, ABD'nin desteğiyle ileri sürülen bir taleptir... Bu talep gerçekleşene kadar da, statükoyu korumak ABD, İngiltere ve TC’nin işine gelmektedir.
Federal çözümü desteklediğini söyleyenlerden Türk toplumundakiler, garantilerin devamından yana olup, Türk federe devletine bırakılacak toprak miktarından taviz vermiyorlar; yasa dışı nüfusa vatandaşlık verilmesini talep ediyorlar! Karşı tarafta ise bunların tam tersi talepler var... Yani bir tarafta CTP ve TDP, diğer tarafta AKEL, birbirine zıt taleplerle BM çerçevesinde çözüm talep ediyor. Bu da sadece statükonun güçlenmesine hizmet ediyor. Kıbrıs halkı bir bütün olarak çözüm sürecinde etkin hale gelecekse (yani çözümün öznesi olacaksa), çözümün çerçevesini de iki toplumun emekçi güçleri, birlikte anlaşacakları ortak ilkeler temelinde oluşturmak zorundadır...
Federal çözüm, ancak BM çerçevesinin dışına çıkılarak, kuzey ve güneydeki halk güçlerinin kendi ortak çerçevelerini belirleyerek bunu BM ve ilgili diğer taraflara dayatması suretiyle, ve bu uğurda mücadele ederek elde edilebilir. Böyle bir mücadelenin sonucunda da, Kıbrıs Sosyalist Partisi'nin ileri sürdüğü talepler doğrultusunda bir üniter veya federal çözüm oluşabilir. Nasıl bir çözüm oluşacağını o günün koşulları belirleyecek... Şimdiden bunu öngörebilmek zor.
Kısacası neyin elde edilebilir olduğunu dikkatli bir şekilde, doğru analiz etmemiz gerekir.
25 Aralık 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder