Neden boykot değil de Bağımsızlık Yolu'na destek... (1)

İş birlikçilerin peşindeki sol güçlerle boykot yapılamaz!

2018 milletvekilliği seçimleri sırasında, “Bu seçimden sonra artık aklımızı başımıza almalı ve ülkemizdeki emperyalist boyunduruğa, sömürgeciliğe ve bağımlılığa karşı tüm sol güçler, anti -emperyalist bir güç birliği oluşturarak sokakta ve parlamenter alanda mücadeleyi yükseltmeliyiz. BM çerçevesindeki görüşmeler 50 yıldır sonuçsuz kalmaktadır. Sol güçlerin oluşturacağı cephe, çözümün de Güney Kıbrıs'taki sol güçlerle birlikte alternatifini yaratacak ve Kıbrıs sorununun çözümünü halkın iradesiyle sağlayacak yeteneğe sahiptir. Yeter ki sol adına hareket eden ama Ankara'ya ve ABD ile AB'ye teslim olmuş iş birlikçilerden kopuşu gerçekleştirerek gerçek bir anti-emperyalist birleşik cephe yaratabilelim!” diye yazmıştım...

Ne yazık ki böylesi bir güç birliğini gerçekleştiremedik... "Sol güçler" 18 Ekim 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de dağınık hareket etmiş ve anti-emperyalist bir çizgi oluşturamamıştı. Şimdi yaklaşık 15 ay sonra bu güçler, anti-emperyalist bir çizgide bir kez daha birleşemedi...

Her seçimde iş birlikçileri "sol"dan sayıp peşinden koşanlar, bu seçimlerde boykotçu kesildi... Boykot blokunun iki önemli grubu BKP ve YKP...  Her ikisi de boykot kararı vermeden önce seçimlere katılabilmek için gerekli aday sayısına ulaşmayı denedi. Ulaşamayınca boykot kararı aldılar. Oysa boykot bu kadar ucuz kullanılacak bir mücadele aracı değildir... Güçsüzsek, güçsüzlüğümüzle yüzleşerek bu sorunu aşabilir ve güçlenebiliriz.

Bir diğer boykotçu kesim de hariçten gazel okuyan, bazı entelektüel bireyler... Burjuva aydınlar!... Bunlar aynı zamanda örgütsüz bireyler... Her türlü örgütlenmeyi reddeden, örgütlenmeye ve örgüt disiplinine karşı olan kimseler... Oturdukları yerden sağa sola akıl hocalığı yaparak, talimatlar vererek siyasetin gündemini etkileyebileceklerini sananlar! Kendileri gibi düşünmeyenleri de kısır kişisel tartışmaların içinde, ve çamur atarak boğmaya çalışanlar! Böylelerinin ufukları o kadar karanlık ki, işgal koşulları altında işçi ve emekçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için mücadele verilemeyeceğini vaaz ediyorlar! Yani işgal sona erdirilmeden işçilerin ücretlerinin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadeleyi gereksiz ilan ediyorlar...

KSP olarak "boykot" yerine Bağımsızlık Yolu’na verdiğimiz destek de bu çevrelerin tepkisini çekti! Kapitalizm koşullarında işçi ve emekçinin yaşam kalitesini korumaya çalıştığımız için bizi eleştiriyorlar. Sadece bizi değil, Bağımsızlık Yolu'nu da bu alandaki çalışmalarından dolayı topa tutmuş durumdalar...

İşçilere “devrim olana kadar açlıktan ağzınız koksa da dayanın” dememiz mi gerek?... Peki bu önemsiz gibi görünen, ama emekçiler için çok önemli olan adımlar atılmadan, işçi ve emekçiler gerçek düşmanlarının kimler olduğunu nasıl kavrayacak?... Emperyalizme karşı mücadele nasıl örgütlenecek?!...


15 Ocak 2022, Avrupa gazetesi



Yorumlar

Popüler Yayınlar