"Salla külahı ye pilavı" düzeni!

“Ukrayna’da olanca vahşetiyle yaşanan savaşın yanında ne önemi var?... Yeni bir olgu da değil... Kıbrıs'ın kuzeyi başından beri Ankara tarafından yönetilmiyor mu sanki?...” diye düşündüğüm halde, yine de yazmadan edemedim... Ankara'daki egemenler, genellikle göstermelik de olsa, kitleleri Kıbrıs'ın kuzeyinin demokrasiyle yönetildiğine inandıracak şekilde işleri perde gerisinden yürütürdü.... Ama zaman zaman kendi isteklerini yerine getirmek için doğrudan baskı yöntemlerini kullandıklarına da tanık olmuşuzdur...

Ankara’nın bugünkü egemenleri, demokrasi şovlarına pek itibar etmiyor... Astığı astık, kestiği kestik yöntemlerle, alt yönetim değil, sömürge olduğumuzu hala anlamayanların beynine sokmaya kararlı görünüyorlar!

Önce cumhurbaşkanlığı seçimlerine açıkça müdahale ettiler... Ardından UBP’nin genel başkanlık seçimlerine... Şimdi de UBP tarafından kurulan hükümete müdahale ediyorlar!!!

Göreve başlayan yeni "kabine", müdahaleyle değiştirildi. AKP gericiliğinin, göstermelik seçim ve demokrasiye bile tahammülü yok...

Hükümet kuruldu, güvenoyu aldı, ve daha bir hafta geçmeden kabine değiştirildi...

"Kabinede değişiklik olacağı söylentileri yalandır" diyen Sucuoğlu, 24 saat geçmeden tükürdüğünü yalamak zorunda bırakıldı... Hasan Taçoy dışişleri bakanlığından alındı; ve yerine bulunmaz hint kumaşı Tahsin Ertuğruloğlu getirildi! Tabii Taçoy da bulunmaz hint kumaşı niteliği taşıdığı için onu da Hasipoglu’nun yerine çalışma bakanı yaptılar... Kabak Hasipoğlu’nun başına patladı!

"İdare Ankara'da olduktan sonra kimin bakan olduğunun ne önemi var" demeyin... Bakanlık koltuğu, pek çok ek menfaat, yüksek maaş, ve emeklilikte yüksek ikramiye ve maaş demektir! Bizim yerli tayfanın vizyonu da bu kadarına yeter zaten!

Düzen “salla külahı ye pilavı” düzeni!

Esas mesele, bunca aşağılanmaya ve itibarsızlaştırılmaya halk olarak daha ne kadar tahammül edeceğimizdir... Kendi kendimizi kandırmaya devam mı edeceğiz, yoksa kendi ülkemizde egemen olmak için, söz sahibi olmak için direnecek miyiz?...

Ülkemizi biz yönetemediğimiz gibi, ekonomimizle ilgili kararları da biz alamıyoruz... Her şeyin dövize endeksli olduğu bir piyasa ortamında yaşatılıyoruz... ama maaş ve ücretlerimizin de dövize endekslenmesi yönünde karar alamıyoruz!

Ankara idaresi altında, 48 yılda iyice yoksullaştırıldık.... Maaş ve ücretlerimiz, en geri Afrika ülkelerindeki seviyelere düşürüldü... Nüfusumuzun büyük çoğunluğunun yaşam kalitesi yoksulluk seviyesinin altında... Açlık seviyesinin altında olanlarımızın sayısı da az değil...

Kendi irademizi kendi elimize alarak, yaşanan bu maskaralıklara dur demenin zamanı artık gelmedi mi?...

Kimin hükümet, kimin bakan olduğunu konuşacak yerde, bu rezil durumdan kurtuluşumuzun nasıl mümkün olacağını konuşmamız gerekmez mi?...

Örgütlü mücadeleye kafa yormamız gerekmez mi?... Gerekli örgütlülüğü nasıl sağlayabileceğimize kafa yormamız gerekmez mi?...

Bu sömürge yönetimine teslim olmamış parti ve örgütlerin, ortak mücadele verebilmek için nasıl bir güç birliği yapması gerektiğine kafa yormamız gerekmez mi?...


12 Mart 2022, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar