Bir kitabın düşündürdükleri: Çıkmaz Sokak - Uğur Mumcu (1)

Uğur Mumcu’nun Çıkmaz Sokak adlı kitabını okumayan her devrimciye tavsiye ediyorum. Kitapta Kızıldere olaylarına ilişkin savcılık raporu ve olayların canlı tanığı Ertuğrul Kürkçü’nun ifadesi,  ayrıca yazarın Niğde Kapalı Cezaevi'nde THKP-C, THKO ve TKP-ML/TİKKO hükümlüleri ile yaptığı röportajlar yer alıyor. Bu röportajlarda Mumcu, 12 Mart 1971 öncesinin bu önemli gençlik örgütlerinin liderlerine, 12 Mart öncesi siyasi çizgileri ve eylemlerine ilişkin düşüncelerini, eleştiri ve öz eleştirilerini soruyor. Onları konuşturuyor ve söylediklerini neredeyse yorumsuz bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunuyor.


Mumcu, aynı zamanda 12 Mart muhtırasnn hukukiliğini de sorgulayarak mahkum ediyor.

Kitap, özü itibariyle bireysel terörün bir devrimci mücadele yöntemi olamayacağını, hem Lenin'in hem de 3. Enternasyonal ve Dimitrov’un bu tür mücadele yöntemlerini eleştirerek mahkum ettiklerini belirterek, sosyalizm için sınıf mücadelesinin önemine vurgu yapıyor... Bence ibret verici, ders çıkarılacak çok yararlı bir çalışma olmuş. Kitabın ulaştığı sonuç itibariyle tek zaafı, sosyalist devrim mücadelesinin de gün gele zora başvurmak durumunda kalabileceğini ve kitle tabanı üzerinden gelişebilecek böyle bir zorun meşru olacağını tamamen göz ardı ederek, sosyalist devrim mücadelesini sırf parlamenter mücadeleye indirgemesidir diyebilirim.

Uğur Mumcu’nun bu kitabı yaklaşmakta olan yeni faşist diktatörlük dalgasına dikkat çekmek için yayınladığı çok net bir şekilde belli oluyor. Nitekim kitabın ilk yayınlandığı tarihten (1979 Temmuz) sadece 1 yıl 2 ay sonra, 12 Eylül 1980 Evren faşizmi gerçekleşti.

Bu kitapta ortaya koyulan hukuksal argümanların, Kenan Evren denen faşistin yaşamının çok geç bir safhasında da olsa yargılanmasında payı olduğunu düşünüyorum.

Beni bu kitapta en çok etkileyen olgu ise, 12 Mart 1971 döneminin gençlik liderlerinin siyasi ve ideolojik ger kalmışlıkları oldu: Siyasi mücadeleye başlangıç noktalarından ulaşmış oldukları noktaya değin; eylemlerine gerekçe olan siyasi düşüncelerinden hatalarını kabullenişlerindeki eleştiri ve öz eleştirilerine kadar tüm düşüncelerinde görülebilen siyasi ve ideolojik sığlık, yetersizlik!

Onları okurken adeta karanlıkta el yordamıyla yolunu arayan insan portreleri geldi gözümün önüne... Kuşkusuz onların bu siyasal ve ideolojik eksiklik ve zayıflıklarında, komünist hareketin tarihi açısından çok talihsiz bir döneme denk gelmelerinin rolü büyüktür. 

26 Ocak 2021, Avrupa gazetesi


Yorumlar

Popüler Yayınlar