Felaket Öyküleri...
TRT’nin yeni dizisi “Bir Zamanlar Kıbrıs” bir anda gündemin baş köşesine oturdu. Kıbrıs halkı diziyi hem önemli hatalar içerdiği için hem de aşağılayıcı bulduğu için eleştiriyor. Diziyi eleştirenler arasında TMT mensupları da var.
Bir kesim insan da dizinin "Kıbrıs gerçeklerini" yansıttığını, sanatsal açıdan başarılı olduğunu ve ayrıntılar üzerinde durmanın gereksiz olduğunu savunuyor.
“Bir Zamanlar Kıbrıs” dizisinin önemli bir özelliği var. Bu dizi Malkoçoğlu, Karaoğlan gibi hayali masal kahramanlarını anlatan bir dizi değil. Bu dizide tarihe mal olmuş gerçek kişilikler de canlandırılıyor. Bu nedenle dizi yarı belgesel niteliğindedir. Bu özelliğiyle dizinin tarihsel gerçekleri doğru saptaması şarttır. Halbuki bu dizide zaman ve mekan mefhumlarına sadık kalınmadığı gibi, tarihsel gerçekler de yanlış verilmiştir. Diziyi izleyen herkesin Kıbrıs gerçeklerini tamamıyla yanlış öğreneceği kesindir. Bu noktada gelen eleştiriler haklı ve yerindedir.
Dizinin film teknikleri ve sanatsal açıdan eleştirisine hiç girmeyeceğim! Çünkü bu film sanatsal kaygılarla yapılmamıştır.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı çok sıkıntılı bir pandemi ortamında, tüm kuralları çiğneyerek kalabalık bir ekiple Kıbrıs'ta film çektirenlerin, her türlü kitlesel etkinliğin yasak olduğu bir ortamda bu filme gala gecesi yaptıranların sanatsal kaygıyla davranmadıklarını tespit etmeliyiz.
Bu dizi bir AKP propagandasıdır. Amaç, yaklaşan TC seçimlerinde AKP'ye ve başkanı RTE'ye ucuz hamaset üzerinden oy kazandırmaktır. Dizinin sanat yapmakla en ufak bir alakası yoktur.
Kıbrıs'ta 60 yıldır süregelen çözümsüzlüğü sona erdirmek için, barış için çabalar sürerken olayları tek taraflı ele alarak kin ve nefret tohumları yayan böylesi bir yapımın demokratik bir ülkede yasaklanması gerekir!
Kıbrıs olayları Rumun Türke, Türkün Ruma düşmanlığından değil, emperyalistlerin komplolorından kaynaklandı. İki halkın emekçileri birbirine kırdırıldı. Katliamlar karşılıklı yapıldı; tek taraflı değil... Hatta emperyalistlere yaranabilmek için, sırf solcudur ve kardeş kavgasına karşıdır diye, Rum Rumu, Türk de Türkü katletti.
Bu ve benzeri çalışmaları takdir edenler cellatlarına aşık olmuş zavallılardır.
Dünyamızın en vahşi cellatları emperyalistlerdir.
AKP, cellatlarına aşık olan taraftarlarını gaza getirmeye çalışıyor!
AKP emekçi halkın her yalana kanacagini, halkı aldatmanın kolay olduğunu sanıyor. Bunun hiç de düşündükleri gibi olmadığını onlara göstermeliyiz! Bu silahı ters çevirmeliyiz. Hiçbir yurtsever, ilerici, demokrat, aydın ve devrimci bu diziyi seyretmesin. Boykot etsin! Hep birlikte böyle bir kampanyayı örgütleyebilirsek bu, dizinin gerçek amacını teşhir açısından yararlı olabilir. Türkiye halkını da oradaki ilerici devrimci medya, kurum ve kuruluşlar üzerinden uyarmalı, dikkatlerini çekmeliyiz.
Evet, gerçek olguları içeren tarih yazılmalı ve görsel olarak da belgelenmelidir. Ama bu ülkenin ne EOKA "kahramanlarından" ne de TMT "kahramanlarından" örnek alacak veya öğrenecek güzel bir şeyi yoktur. Onların bir kısmı bilerek, bir kısmı da bilmeden, farkında olmadan emperyalist güçlere alet olmuşlar ve emperyalizmin dünya halklarına ve bölgemizde Ortadoğu ve Doğu Akdeniz halklarına yaşattığı felaketlere aracı olmuşlardır. Onlardan dersini almamız gereken tek şey, emperyalizme hizmet etmenin yol açtığı ve açabileceği felaketler olmalıdır. Belki bir gün istemeden buna alet olanlar için, yeni nesillere eğitsel amaçlı bir müze yapar ve içine bu insanların heykellerini koyup yaşam öykülerini de yazarız. Ama bu yaşam öyküleri kesinlikle "kahramanlık" öyküleri olmayacaktır!
Kullanılmışlığın, istismar edilmişliğin, bilinçsizliğin yol açtığı felaket öyküleri olacaktır!
6 Nisan 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder