Kişiliksiz ve onursuz nereye kadar?...

Ekonomistler ülkenin kalkınmasına yönelik yüzlerce öneri yapabilir. Ama bunları gerçekleştirmek için önce ülkeyi yönetenlerin ülkenin kalkınmasını istemesi, bu konuda kararlı ve irade sahibi olmaları gerekir.


Ben ortada böyle bir irade göremiyorum. 1974'ten bugüne bu ülkeyi (yani Kıbrıs'ın kuzeyini) yöneten Ankara'dır. Ankara’daki egemenler bu ülkenin kalkınması için uğraşmak yerine tam tersini yaptılar. Toplumu üretimden koparmak için gerekli her önlemi aldılar!

Ne tarım kaldı, ne tarıma dayalı hafif sanayi kaldı, ne de hayvancılık olması gereken noktadadır. Bunların yerine "hizmet sektörleri size yeter" dendi. Hizmet olarak da en başta gazino ve kerhane sektörleri geliştirildi. Turizm ve yüksek öğrenim de var. Fakat bunların tümü de dışa bağımlı ve en hassas, en kırılgan sektörler. En basit bir çatışma veya bir salgın hastalığın, turizmi de, yüksek öğrenimi de, kerhaneyi de, gazinoyu da doğrudan etkilediğini pandemi sayesinde yaşayarak gördük!

Kıbrıs ekonomisinin bel kemiğini tarım ve hayvancılık ve bunlara bağlı hafif sanayi oluşturur. Hizmet sektörleri bu temel sektörlere tabi kılınmalı, onların üzerine inşa edilmelidir. Bizde bu temel bilerek ve isteyerek yıkılmıştır. Amaç topluma boyun eğdirmek, "bize muhtaçsınız" dedirtmek, ve Kuzey Kıbrıs'ı istedikleri gibi yönetebilmektir. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs'ın tarım ürünleri bile Türkiye’ye satılamıyor. Satılabilse sadece Mersin pazarı yeter de artar bile!

Güney Kıbrıs 1960'tan beri bu stratejiye uygun hareket ediyor. Onların daha iyi ekonomik koşullara sahip olmasını sadece AB'den aldıkları destekte görmemek lazım. Onların alt yapısı da daha doğru bir temel üzerine oturmaktadır!

Kısacası, üretken bir ekonomi yaratabilmek için önce Ankara engelini aşmamız gerekir. Bugünkü konjonktürde ise bu ne yazık ki mümkün değildir. Kötü bir çıkmaz sokakta kısıldık kaldık... Birçok arkadaş "Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden kendi evimizin içini düzenleyebiliriz" diyor. Doğru! Her şey Kıbrıs sorununun çözümüne ertelenemez. Ama Kıbrıs sorunu çözülene kadar, Ankara’nın bizden yapmamızı istediği şey şu: "Bize biat edecek, ne dersek kafa sallayıp evet efendim deyip yapacaksınız. Bu topraklarda egemenliğin bizde olduğunu bilecek ve hazmedeceksiniz. Bizim işimize geleni yapacak, yapma dediğimizi yapmayacaksınız. Ancak bu koşullarda Kuzey Kıbrıs'ta var olabilirsiniz!”

Bize bırakılan tek seçenek, rica minnet ederek ve "beslemeler" hakaretlerini de sineye çekerek Ankara’ya avuç açmak! Ama böylesine kişiliksiz ve onursuz bir yapı içinde ne kadar dayanabiliriz? Nereye kadar?...


3 Nisan 2021, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar