Toplumsal Varoluş ve Protokol (1)
Kıbrıs adası tarih boyunca Doğu Akdeniz’de sahip olduğu stratejik önemi dolayısıyla, ve özellikle son yarım yüzyılda her geçen gün daha da açık bir şekilde ortaya çıkan bölgedeki yeraltı kaynakları nedeniyle, dünya üzerindeki egemen güçlerin kontrol altında tutarak kendi hegemonyalarını kurdukları bir konumdadır.
Dünya emperyalist sisteminde güç sahibi olan ülkeler ve Kıbrıs adasının bulunduğu bölgede hakimiyet kurmayı kendi çıkarına gören güçler, Kıbrıs üzerinde çeşitli yollarla etkin olmuşlardır.
İşte bu nedenle 1960 yılında Anglo-Amerikan emperyalizminin çıkarları doğrultusunda oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmaları ile ülkenin bağımsızlığı NATO üyesi İngiltere, Türkiye ve Yunanistan tarafından ayaklar altına alınmıştır.
1971 yılında, Lizbon’da yapılan NATO zirvesinde, ABD, Britanya, TC ve Yunanistan tarafından Kıbrıs’ta darbe, işgal ve adayı bölme kararı alındı. Bu amaçla 20 Temmuz 1974 TBMM gizli oturumunda Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı savaş kararı alındı. Böylelikle TC, ‘İstirdat Planı’ ışığında Kıbrıs’ta taksim için adım attı. Adanın kuzeyi bu amaçla işgal edildi. Bunu yaparken, aynı zamanda bir NATO ordusu olan Türk ordusu sayesinde Kıbrıs'ta NATO’ya askeri üs ve avantajlar sağlandı.
Adamız sadece TC tarafından değil, Yunanistan, Britanya ve bunlar aracılığı ile de NATO tarafından işgal edilmiş olduğu için, bunların tümüne ve Kıbrıs'taki uzantılarına karşı mücadele etmek zorundayız. Yani bu mücadele anti-emperyalist olmak zorundadır.
KKTC ve TC arasında imzalanan 2022 İktisadi ve Finansal İşbirliği Protokolü, Kıbrıs'ın kuzeyini ilhak etmeyi hedefleyen bir protokoldür!
Başta Türkiye sermayesi olmak üzere yabancı sermayeye her türlü tavizi verip refah vadederken, işçi ve emekçilere ise sefalet, boyunduruk, vatansızlık ve ilhak getirecek olan bir protokoldür bu. Bu protokol, Kıbrıslı Türkleri siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi olarak yok etmeyi hedeflemektedir...
Bu protokol, TC sermayesinin, Kuzey Kıbrıs'ın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını tamamıyla ele geçirmesini hedeflemektedir.
Bu protokolde işçilerin, emekçilerin ve küçük esnafın çıkarlarını korumaya yönelik en küçük bir adım bile yoktur. Tam tersine, bu protokol işçi ve emekçi kesimlerin daha da sömürülmesini, örgütlülüklerinin dağıtılmasını, sendikal yapılarının ortadan kaldırılmasını, küçük esnafın iflasa sürüklenmesini hedeflemektedir.
21 Haziran 2022, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder