Yerel yönetim için mücadele, ülkemizin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır.

İnsanlığın binlerce yıllık gelişim sürecin sonunda bugün gelmiş olduğu siyasal, kültürel ve teknolojik aşama, Kıbrıs Sosyalist Partisi'nin programında şekillenen doğrudan demokrasi anlayışının hayata geçirilmesini dayatmaktadır... Ancak toplumun küçük bir azınlığını oluşturan sermaye kesimlerinin, sömürülen yığınlar üzerindeki diktatörlüğü olan emperyalist-kapitalist düzen ve bunun yansıması olan burjuva demokrasisi, doğrudan demokrasi anlayışının karşıtı ve engelleyicisidir. Buna rağmen, her ne kadar engellenmeye çalışılsa da, kitlelerin artan kültür ve eğitim düzeyi sonucunda daha fazla demokrasi talebini dikkate almak zorunda kalan egemen çevreler “doğrudan demokrasi” kavramının içini boşaltmak için var güçleriyle çalışmaktadır.

Egemen çevreler bir yandan içini boşaltarak “doğrudan demokrasi” söylemlerini kullanırken, diğer yandan mevcut demokratik haklara dahi el uzatarak, daha baskıcı ve despotik yasaları, uygulamaları hayata geçirmektedir. Egemenler uzun mücadeleler sonucunda elde edilen 8 saatlik çalışma hakkını dahi hiçe sayarak, insan yaşamının; 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat uyku olarak formüle edilen planlamasını ayaklar altına almakta ve uzun çalışma saatlerini işçi, emekçi kesimlere her geçen gün daha da yoğun bir şekilde dayatmaktadır.

Bugün internet ve bilgisayarlar üzerinden vatandaşların her konuda devlet yönetimine katılması mümkünken bu engellenmektedir. Egemen sömürücü sınıflar, kendi çıkarlarını koruyan bir “demokrasi” anlayışını herkese mal etmeye çalışmaktadır. Daha şimdiden sahip olduğumuz teknolojik alt yapı, özellikle mikro çip teknolojisi, doğrudan demokrasinin uygulanabilirliğini teknik açıdan hazırlamış durumdadır.

Doğrudan demokrasi, kitlelerin kendi kendini yönetmesi, tüm devlet kurumlarını ve üretim araçları ile alanlarını denetleyebilmesi, görevini suistimal eden her bir devlet memurunu her an görevden alabilmesi, yani her bir vatandaşın en aktif şekilde bizzat devlet yönetimine katılabilmesi demektir... Böylesi bir demokrasi biçiminin hayat bulması, sömüren ve sömürülenin olmayacağı, mevcut zenginliklere küçük bir azınlığın el koyamadığı, elde edilen zenginliklerin tüm toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlanacağı sosyalist bir toplumda mümkün olabilir...

Demokrasi halkın yönetimidir... Halkın yönetiminin tam ve kesin anlamı da, seçimler üzerinden temsili demokrasi, yani seçilen temsilciler üzerinden yönetim değil, dorrudan demokrasi, yani her bireyin dogrudan katılımı ile yönetimdir. Ancak bu şekilde vatandaşların siyasette doğrudan yer almasının, siyasi süreçleri denetleme ve yönetmesinin önü açılır.


Toplumun tüm bireylerinin üretim süreçlerinde yer alması ve bu süreçleri denetleyebilmesinin önü, sadece doğrudan demokrasiyle, yani gerçek halk demokrasisiyle açılabilir. Ancak bu şekilde insan yaşamı yeniden planlanabilir; ve 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat uyku olarak formüle edilen planlama etkin şekilde devreye koyularak, bu planlamanın 8 saatlik çalışma süresi, 4 saati üretim sürecinde yer almak, geriye kalan 4 saati ise doğrudan demokrasinin hayat bulmasının garantisi olarak devlet yönetimine katılım şeklinde yeniden planlanabilir. Dahası, böylesi bir yapı içerisinde çalışma süreleri daha da kısaltılıp insanlığın sosyal, kültürel ve bilimsel gelişiminin daha da hızlanması sağlanabilir.

 

17 Aralık 2022, Avrupa gazetesi





Yorumlar

Popüler Yayınlar