Türkiye'de 14 Mayıs seçimleri ve sol (3)...

Sosyal ve ekonomik koşullar, ezilen Türkiye halkının işçi sınıfı önderliğinde devrimci yükselişini sağlamak için çok uygundur. Solun önünde duran görev de bu devrimci uyanışı örgütlemek ve inşa etmektir.


Türkiye halkının 15 Mayıs sabahına umutla uyanması mümkündür... Ülkede demokratik değişimi gerçekleştirecek güçlerin parlamentoda etkili hale gelmesi mümkündür. Kürt sorununa demokratik ve barışçı bir çözüm getirecek, yetenekli bir siyasal iradenin ortaya çıkması mümkündür. Türkiye halkının eşit, özgür ve barış içinde bir gelecek kurmasını sağlayabilecek bir güç birliğinin elde edilmesi mümkündür. 


Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolu; emek, adalet, barış ve sosyalizm için mücadele edenlerin, demokratik değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek olanların, yani tüm milliyetlerden Türkiye halkının güç birliğinden geçmektedir. 


Parlamento, burjuva devlet yapılanmasının bir organıdır. Burjuvazinin egemen olduğu sistemde, birkaç yılda bir, egemen sınıfın hangi temsilcisinin parlamentoda halkı temsil edeceğine ve ezeceğine karar vermek için seçimler yapılır. Burjuvazi, seçimleri sistemine demokratik meşruiyet kazandırmak için yapar. Hiç kuşkusuz, devrimci sol burjuva parlamento seçimlerinden yararlanmalıdır. Hele de günümüz Türkiyesi'nde devrimci mücadelenin örgütlülüğünü artırmak ve güçlendirmek için koşulların çok uygun olduğu bir ortam varken, bunu yapmamak aptallık olur.

Ancak, kanaatimce bu değişim Türkiye solunda Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlere yönelik tutumuyla elde edilemez. HDP ve HDP ile birlikte hareket eden sol ve devrimci sol grupların çoğunluğunun, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın, Sosyalist Güç Birliği’nin kitlelere verdiği bilinç parlamentarist bilinçtir.


Sol adına hareket eden bu unsurlar tarafından, parlamentoya sahip olmadığı nitelikler atfediliyor. Kürt ulusal sorununun ve işçi ve emekçilerin sorunlarının çözüm adresi olarak meclis gösteriliyor, yön saptırılıyor, bilinçler bir kez daha karartılıyor, özünde devrimci mücadelenin örgütlenmesinin önü tıkanıyor. Böylece kitleler devrimci seçeneğe yönlendirilmek yerine burjuva partilerin peşine takılmaktadır.


Emek ve Özgürlük İttifakı, cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını ve sadece parlamento seçimlerine katılacağını açıkladı.Türkiye Komünist Partisi (TKP) de, milletvekili seçimlerine Sosyalist Güç Birliği ittifakıyla birlikte kendi isim ve adaylarıyla gireceklerini, partilerinin 81 ilde ve bütün seçim çevrelerinde aday göstereceğini açıkladı. TKP, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğini bildirdi.


Tamam; keyfi tek adam sistemiyle birlikte Erdoğan gitmeli. Bunda AKP etrafındaki ittifak dışında hemen herkes hemfikir... Fakat Türkiye'nin asıl sorunu Erdoğan değil ki! Asıl sorun, ülkenin emperyalist kapitalist zincirin bir parçası olmasıdır.

 
Sorun, Türkiye'de “güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönülmesi” değildir!


Millet İttifakı, denenmiş ve köhnemiş parlamenter sistemi cilalayıp, tek adam yönetiminin alternatifi olarak gösteriyor. Ama asıl yapmak istediği, 6 Şubat depremiyle de kanıtlanan, her yönüyle yıkıntı halinde bulunan, tekellerin egemenliğindeki kapitalist düzeni restore etmektir... 


Millet İttifakı'na göre, Erdoğan’ın keyfi yönetimi dolayısıyla ülkeden çıkış yapmakta olan yabancı sermaye, güvenli bir siyasal ortam bulunca yeniden ülkeye giriş yapacak ve yerli tekellerle birlikte ülkenin çıkmazdan kurtuluşunu sağlayacakmış! Millet İttifakı, yerli ve yabancı sermayenin ülkeyi kurtaracağına inanmamızı istiyor... Sorunu “tek adam zihniyeti”nde ve onun devlet yönetimini “liyakatsiz kadrolarla doldurmasında” görüyor. Depremde de halkın başına ne geldiyse “liyakatsiz yöneticiler”den geldiğini ileri sürerek, Millet İttifakı'nın ayrım yapmadan liyakatli insanlarla çalışacağını vadediyor. 


Kılıçdaroğlu, “kadın erkek eşitliği için”, “adalet için”, “her evde huzur ve bereket olması için iktidar”, “halk için iktidar!” diyor!


Peki ama Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanmasıyla kim iktidar olacak?... İktidar “halk için” mi olacak? Bütün egemenlik halkın elinde mi toplanacak ve iktidar bir halk iktidarı mı olacak? İktidar doğrudan işçi ve emekçilerin iktidarı mı olacak?... Palavraya karnımız tok.


Kapitalistlerin egemenliğine dokunmayan ve kapitalist sömürü düzenini restorasyonlarla ihya etmeye çalışan düzen partilerinin peşine düşülmesi büyük bir yanlıştır... Halkın ihtiyacı, halk iktidarıdır. Halkın her kademede örgütlenerek kararları kendisinin almasıdır.


14 Mayıs seçimleri, demokratik içerikli bir Kürt milli hareketinin, Türkiye devrimci sol hareketiyle birleşerek Türkiye halkının devrimci seçeneğini yaratmak ve halk iktidarının önünü açmak için bir fırsat oluşturuyor.

Bu seçimde ya tekellerin iktidarına son verilecek ve halk iktidar olacak, ya da tekellerin iktidarı sürecek! 


1 Nisan 2023, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar