Tercih... Kırk katır mı, kırk satır mı?

Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Parti Manifestosu'nda şöyle yazmıştı:

"Özel mülkiyeti ortadan kaldırma niyetimiz karşısında dehşete düşüyorsunuz. Fakat mevcut toplumunuzda, özel mülkiyet nüfusun onda dokuzu için zaten ortadan kalkmış durumdadır. Özel mülkiyetin azınlık için varlığının temel koşulu tam da onda dokuzun elinde var olmamasıdır.

Demek oluyor ki siz toplumun muazzam çoğunluğunun mülksüzleşmesini zorunlu koşul olarak dayatan bir mülkiyet biçimini ortadan kaldırmak istememizden ötürü bizi kınıyorsunuz.

Elbette; bizim niyetimiz de zaten budur."

Bu amaçla burjuvaziye karşı mülksüzlerin, yani proleterlerin kurtuluş mücadelesi vermesi zorunludur. Bizden saklanmaya çalışılan bir gerçek vardır.

"Mali sermayeye karşı iki ana devrimci güç örgütleniyor:

i- Kapitalist devletlerdeki işçiler.

ii- Yabancı sermayenin zulmüne maruz kalan ve enternasyonal devrimci proleter hareketin önderliği ve hegemonyası altında ilerleyen sömürgelerin halk kitleleri" (Komünist enternasyonalden). Dünyadaki en büyük güç işçi sınıfıdır! Sınıf bilinçli ve örgütlü işçi sınıfının önünde hiçbir güç duramaz! Hiçbir komplo girişimi, faşist istihbarat örgütü ya da mafya baskısı, örgütlü işçi sınıfının karşısında duramaz!

Kimse boşuna nefes tüketmesin! Özel mülkiyet ve kar esasına dayalı sömürü sistemi sona ermeden ne insanlık kurtulur, ne eşitlik ve adalet, ne de barış ve özgürlükler elde edilebilir! Ne ırkçılık son bulur, ne milliyetçi şovenizm, ne de kadınlar üzerindeki baskı ve ayrımcılık!

İyi bir bürokrat veya teknokrat olabilirsiniz, Dünya Bankası raporlarından, IMF raporlarından dünyanın genel ekonomik durumunu anlayabilirsiniz! Ülkenizin mali raporlarından, resmi istatistiklerinden, parlamento çalışmalarından memleketin içinde bulunduğu durumun da çok iyi farkında olabilirsiniz. Dünya Sağlık Örgütü raporlarını herkesten iyi takip edebilirsiniz, ama bütün bunlar iyi bir entelektüel olmanıza yetmez. Siz ey kanaat önderleri, neden kapitalizmi "sosyal devlet"le yamalamayı düşüneceğinize, işçi sınıfının ve insanlığın kurtuluşuna kafa yormuyorsunuz? Bilimsel olmadan, toplum bilimini anlamadan, insan toplumunun doğal ve tarihsel gelişimini kavramadan, bütün bilgi dağarcığınıza rağmen entelektüel olamazsınız. Devrimci hiç!

Gerçek bir devrimci her şeyden önce bilimsel sosyalizmi savunan, onu öğrenip geliştiren ve yaşamın her alanında uygulayan kişidir. Bilimsel sosyalizm, komünizmi, yani sınıfsız toplumu ve dünyayı hedefler. Bilimsel sosyalistlerin hedefi "daha iyi" bir hayatla sınırlandırılamaz. Bilimsel sosyalistler (komünistler) bilirler ki, sosyalizm komünist topluma varmanın "manivelasıdır", hatta onun birinci aşamasıdır.

Komünist toplum yapısını hedefleyen ve bu uğurda bilimsel politika ve pratikler üretmeyen sosyalizm, kapitalizmin oyuncağı olmaktan kurtulamaz.

Sınıf bilinçli ve örgütlü işçi sınıfını yaratmakta sendikaların önemli görev ve sorumlulukları vardır. "Sendikalar kuruluş amaçlarından başka, şimdi işçi sınıfının tam kurtuluş hedefi geniş amacının örgütleme merkezleri olarak davranmayı öğrenmelidir!" (Karl Marx, 1. Enternasyonal Belgeleri, Sendikaların Geçmiş, Bugün ve Geleceği)

Örgütlü işçi sınıfı, yaşanan COVID-19 pandemisinden önemli siyasal dersler çıkarmış olmalıdır. Emperyalist burjuvazinin pandemiyi nasıl rezilce yönettiğine hep birlikte tanık olduk. Halkın, emekçilerin sağlığı yerine ticari yatırımlarını ve karlarını korumayı neredeyse tüm emperyalist kapitalist ülkelerin birinci öncelik olarak ele aldığını gördük... Bize de “İki seçeneğiniz var, ya evde açlıktan ya da iş yerinde bulaşıcı hastalıktan ölmek, kırk katır mı, kırk satır mı" dediler!

Peki ama niye? Başka seçeneğimiz yok mudur? Ne açlık ne de salgından ölmek tercihimiz olamaz... Bize bırakılan seçenek ölümse, emperyalizme karşı mücadele içinde ölmek tercihimizdir!

7 Temmuz 2020, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar