Siyasetle karışık futbol sohbetleri... (14) Türk futbolunda FETÖ darbesi ve şike komplosu!
Yalçın Doğan'ın kitabını anlatan alıntıda; “1970’lerden sonra Türkiye’de kapitalizm gelişiyor, Fenerbahçe’de iş adamı başkanlar dönemi başlıyor. Türkiye’de siyasal iktidar kimde, güç kimdeyse, Fenerbahçe başkanı o iktidarın bir temsilcisi. Tam Fenerbahçe Cumhuriyeti.” denmekteydi. Yalçın Doğan'ın uzun yıllar önce yapmış olduğu bu tespitin doğru olduğuna inanıyorum. Zaten son 20 yılda yaşanan gelişmeler bu olgunun doğruluğunu kanıtlamaktadır. Kitleler üzerinde böylesine etkili bir kulüp, endüstrinin elebaşları, özellikle de yayıncı kuruluşların çıkarlarına terstir. Böyle bir kulübün yönetiminde siyasi iktidar söz sahibi olmalıdır.
Fenerbahçe'nin taraftar desteği, kulübün yayıncı kuruluşlarla pazarlık gücünü artıran bir unsurdur. Bu nedenle Fenerbahçe'nin önünü kesmek, Fenerbahçe'yi itibarsızlaştırmak suretiyle taraftar desteğini azaltmak, futbolun sanayileştiği dönemden bu yana yayıncı kuruluşların hedeflerinden biri olmuştur. Futbol federasyonu da Fenerbahçe'nin bu gücünden rahatsızdır. Bu nedenle federasyon yöneticileri de bu itibarsızlaştırma operasyonlarına katılarak üzerlerine düşeni yapmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Ama asıl önemli olan, iktidara geldiği günden bu yana Türkiye'yi Kemalist cumhuriyetten sünni İslam devletine dönüştürmeye çalışan AKP’nin Türk futbolunda kalkıştığı müdahalelerdir.
70’li yıllardan sonra her dönem Fenerbahçe başkanları, Türkiye'deki iktidarların bir temsilcisi olmuştu. Ama bunu yaparken hep Kemalist bir çizgide duran Fenerbahçe yönetimlerinin, belli ki dinci gerici AKP iktidarıyla yıldızları barışmadı.
Bilindiği gibi bir ABD projesi olan, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidara taşıyan kitlesel güç Fethullah Gülen'in Nur cemaatidir. Şimdilerde araları birtakım çıkar çatışmaları nedeniyle açılmış olsa da, AKP’nin Nur cemaatiyle iç içeliği sır değildir. İşte bu AKP-Fethullah ittifakı, Fenerbahçe'nin Kemalist yönetimini ele geçirmek için büyük bir komplo düzenledi.
Takip edebildiğim kadarıyla, Fenerbahçe’ye yönelik ele geçirme operasyonları, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının bir parçasıdır. Fenerbahçe spor kulübü Kemalist burjuvazi ile AKP-FETÖ burjuva sermaye çevrelerinin önemli bir çatışma alanı olmuştur. Bu çatışmada Kemalist sermaye direnmiş ve Fenerbahçe'yi AKP-FETÖ sermayesine kaptırmamıştır. Ama bunun bedelini de çok ağır ödemiştir... Osmanlı İmparatorluğu hayalleri gören ve emperyalist genişleme politikaları peşindeki AKP, Fenerbahçe'yi ele geçiremeyince itibarsızlaştırmaya, ve onun yerine Osmanlı saray erkanının yetiştirildiği Galatasaray Lisesi'nin takımını, yani geçmişte Osmanlı aristokrasisinin futboldaki temsilcisi durumundaki Galatasaray'ı öne çıkarmaya çalıştı. Amaçlarına ulaşamayınca 3 Temmuz komplosuna başvuruldu. Bu amaçla Fenerbahçe şikeci ilan edildi. Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım bir yıl hapsedildi, Fenerbahçe otobüsü kurşunlandı ve olay hala daha faili meçhul statüsündedir. 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi olmasa, FETÖ ile AKP arasındaki çatışmalar yaşanmasa, Fenerbahçe bu tuzaktan kurtulamayacak ve yapılanlar da yanına kalacaktı...
Futbolun cullisine oynandığı Kuzey Kıbrıs liglerinde bile şike olayları yaşanmaktadır. "Bizde şike yoktur" diyenin alnını karışlarım. Türkiye'de ve bütün dünyada da şike olayları vardır. Eskiden şikeler daha çok hatır şikeleri şeklindeydi. Mesela gene Hıncal Uluç'tan dinlediğim bir hikayede, Galatasaray'ın küme düşme durumunda olduğu bir sezonun son maçında, Fenerbahçe kendi sahasında ağırladığı Galatasaray ile isteyerek berabere kalmış ve küme düşmesini önlemişti. Galatasaray'ın averajla şampiyon olduğu 8-0’lık bir maç, veya bu yıl Beşiktaş'ın tüm 1. lig takımlarına kök söktüren Hatayspor'u 7-0 yenmesi gibi yüzlerce şaibeli maç ortada dururken sadece Fenerbahçeyi şikeci ilan etmek, AKP iktidarının futbolda da iktidar olmak için neler yapabileceğini ortaya koymuştu!
31 Temmuz 2021, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder