Ankara'nın Bize Layık Gördüğü Refah Düzeni: Açlık Sınırında Yaşama Düzeni...

Öncelikli görevimiz temel tüketim maddelerinin ucuzlatılmasıymış... Kıbrıs Türk toplumunun refah düzeyinin artırılmasıymış Piyasayı ucuzlatma çabaları diye diye, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Son yılların en büyük zam kazıklarıyla karşı karşıyayız. Dövizde artış, petrol fiyatlarındaki artış, gıda fiyatlarındaki artışlar hep yüzde üç yüzlerde seyrediyor. Maaşlarımıza da yüzde kırk civarında bir artış yaparak göz boyamaya çalışıyorlar.

Lüks tüketim maddesi diyerek tüm içkilere fahiş zamlar yapıldı. Döviz fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanan pahalılık yetmezmiş gibi, devlet de vergi artışına gitti. Hem de fahiş bir artış! Elzem gıda ürünlerinde indirime gidilse amenna diyeceğim! Ama hade sayın Sunat Atun, ya da Tatar Efendi bana fiyatı ucuzlatılmış olan bir tane elzem ürün göstersin!

Bunlar yılın en soğuk günlerinde, halkın ekonomik ısınma için kullandığı gaz yağına tam 3 TL artış yaptı. Akaryakıt ürünleri arasında en yüksek zam, en elzem ihtiyaç malzemelerinden biri olan gaz yağına geldi!  

1974’ten bu yana, yani adamızın kuzeyinin Türkiye tarafından işgal edilip Kıbrıs Türk halkı Kuzey Kıbrıs açık hava hapishanesine tıkıldığından bu yana planlı ve programlı bir şekilde fakirleştiriliyoruz. 1976 yılından bugüne TL'nin değer kaybı hiç durmadı. Bir gecede yüzde yüz devalüasyonlar yaşadığımızı da hatırlıyoruz. Son aylarda ise boğum boğum geçirdikleri devalüasyonlarla TL’deki değer kaybı yüzde üç yüzlere ulaştı!

Vatandaş bunları görüyor ve çok tepkili. Ama bu tepkisini örgütlü mücadeleye dönüştürmekte sıkıntı çekiyor. Vatandaşın tepkisine sosyal medyadan, isim vermeden, birkaç örnek vereceğim:

“Bu kadar seneden sonra mı aklınıza geldi alkolün zararlı olduğu…Bazılarına yağcılık yapmak için anladınız zararlı olduğunu, sizi duyan da halkı düşündüğünüzü sanacak.

Ancak işinize geldiği gibi saçma sapan açıklamalar yapmayı bilirsiniz. Hade bakalım halka zararlı olmayan ürünlerin fiyatını düşürün de görelim; böyle çıkıp bazılarına yağcılık yapmaya benzemez bu işler. Memleketi bitirdiniz, hala daha utanmadan konuşursunuz.”

“Özel sektörde çalışan çiftlerin büyük bir çoğunluğunun evine 12.000 TL girdiği gerçeğiyle hareket edecek olursak, çocuklu bir ailenin bırakın lüks tüketimi, ay sonunu getirebilmek için boğazından kesmek zorunda kaldığı günleri yaşıyoruz. İnsanca yaşamanın gerektirdiği ihtiyaçları gideremeyen, faturalarını ve mutfak masraflarını ödeyemeyen/ödemekte sıkıntı çeken insanların mutsuz olması, gelecekle ilgili kaygılarının artması, sağlık sorunları yaşaması kaçınılmazdır. Sağlık, eğitim, ulaşım, haberleşme, enerji, alt yapı, yerel yönetimler vs. her gün kötüye giden, sorunları kanserleşen bir ülke... Çözüm üretemeyen, sadece kendini ve etrafındakilerin çıkarlarını düşünen, tamamen halkından kopmuş siyasiler... Ahlaki değerlerin yitirilmeye başlandığı; tecavüz, taciz, hırsızlık, gasp ve cinayet vakalarının sürekli olarak arttığı bir "cennet parçası" haline geldik. Bizi en meşhur deyimleriyle 'Rum'a yama yapmak' istemeyenlerin getirdikleri ve düşürdükleri durum ortada. İradesine saygı gösterilmeyen ve iradesi sürekli ayaklar altına alınan bu toplumun ve yapının artık sonu gelmiştir.”

“Bu ülkede uygulanmakta olan serbest piyasa ekonomisi, neo-liberal kapitalist sistem, varsılları koruyan, yoksulların sömürülmesine seyirci kalan, emeğin, emekçinin ve yoksulların sürekli borçlanmasına yol açan, borçlandırılmış zavallılar yaratan, insanlığa, ahlaka ve vicdana aykırı bir sistemdir.”

Buna karşın başkanmış gibi davranan kişi bakın ne diyor: 'Pahalılık tarihin cilvesi, önemli olan devletin bekası'..."


Peki bu adamın ve bunun gibi tüm diğer iş birlikçilerin, vatandaşın geçim derdini neden kendilerine dert etmediklerini, bu konuların neden umurlarında bile olmadığını hiç düşündünüz mü?

Tüm bunlardan çıkan kesin bir tek sonuç vardır: Emperyalizme göbekten bağlı yarı-sömürge ve sömürge ülkelerde egemen olan iş birlikçi burjuvazinin, kendi ülkesinin halkını ve haklarını korumak gibi bir kaygısı yoktur. Ulusal haklar, "kapanın elinde kalır" prensibine teslim edilmiştir! Burjuvazi, ülkeyi ve halkını yeşil dolarcıklara karşılık satmıştır. Burjuvazi halkına ihanet içindedir!

Egemen burjuvazi bir ihanet çetesinden başka bir şey değildir ve mutlaka alaşağı edilmelidir!

 

29 Mart 2022, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar