Yeniden birleşmek için anti-faşizm yeterli mi?...
Bugün yapılacak olan iki toplumlu "Barış ve Çözüm için Tüm Yollar Açılsın!" eylemine, ülkemizin güneyinden ve kuzeyinden tam 109 örgüt destek veriyor.
Geçiş noktalarında yaşanan sıkıntıları ben de yakın geçmişte dile getirmiştim. Bu sorun özellikle Lefkoşa bölgesinde tam bir işkenceye dönüşmüş durumdadır.
Geçişlerin en yoğun olduğu Lefkoşa'da, arabalı geçiş noktası sadece bir tanedir. Kermiya! Ledra Palas’tan da araç geçişi mümkün olduğu halde, bu nokta diplomatik araçlara özel görevlilere tahsis edilmiştir.
Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçişlerde saatler süren kuyruklar oluşmaktadır. Pergama ve Vrysoulles (İki Buçuk Mil, Mağusa) barikatlarında da sıkışıklık vardır.
Hiç kuşkusuz, bu sorun da Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan günlük sorunlarımızdan biri. Dolayısıyla bu sorundan tamamen kurtulmanın yolu Kıbrıs sorununun çözümüdür!
Fakat Kıbrıs sorununun yaratıcısı olan Anglo-Amerikan emperyalizmi, mevcut koşullarda statükonun devamından yana... Yani sorunun kaynağı emperyalizmdir.
109 örgüt tüm yolların açılmasının barış ve çözüm çabalarına katkı koyacağını dile getirerek, barış ve çözüm için anti-faşist güç birliği öneriyorlar.
Benim sorum da, barış ve çözüm için anti-faşist güç birliği yeterli mi?...
Her şeyden önce, ülkemizdeki çözümsüzlüğün kaynağı emperyalizmdir. Anglo-Amerikan emperyalizminin ve ona bağlı periferik emperyalist güçler (Türkiye-Yunanistan) ve yerli iş birlikçilerinin ülkemiz üzerindeki hegemonyasıdır.
Faşizmin kendisi de emperyalizmden kaynaklanan bir baskı rejimidir.
Ülkemizi boyunduruk altında tutan güçler, adanın güneyini AB’ye bağlayarak güneyde AB "demokrasisinin" olduğu algısını yaratırken, kuzeyde de "bağımsız ve demokratik" bir idari yapı olduğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, seçimleriyle, parlamento aygıtıyla ve siyasi partileriyle, demokratik bir yapılanma olduğu algısı yaratarak ülkemizi yönetmektedir. Her ne kadar adanın her iki tarafındaki rejimler militarist ve baskıcı rejimler olsa da, faşizm olgu olarak açıkça görünür bir yönetim biçimi değildir.
Bu nedenle anti-faşist güç birliği sorunlarımızın çözümü için, demokratik örgüt, kurum ve partilerin güç birliği için yeterli değildir...
Güç birliği hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde anti-emperyalist bir içerik taşımalı, ve ülkemiz açısından anti-emperyalizmin içeriği ve hangi emperyalist ülke, kurum ve güçleri içerdiği açıkça tanımlanmalıdır. Yoksa içi boş faşizm ve emperyalizm laflarıyla statükoyu koruyup güçlendirmekten başka bir sonuç elde edemeyiz.
Bugün birlikte eylem yapacak olan 109 örgütün içinde, emperyalizme karşı olmayanlar vardır. Bu 109 örgüt, emperyalizm tanımlamasında birbirine ters düşenlerden, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin birbirlerinden yüz seksen derece farklı düşünenlerden oluşmaktadır.
Bugünkü eyleme destek verelim mi? Evet verelim. Geçiş noktalarının açılması ve hatta adada yaşayan herkesin adanın tümünde barikatsız ve özgürce dolaşabilmesinin sağlanması için de mücadele edelim. AB tarafından empoze edilen kısıtlamalara da karşı çıkalım. Evet ama yetmez! Tüm bunlar yeterli değildir.
Hedefimiz Kıbrıs sorununun çözümü olmalıdır. Bunun için de adanın her iki tarafındaki barış ve demokrasi güçlerinin, anti-faşist ve anti-emperyalist çizgide, ortak bir cephede güç birliği içinde hareket etmesi gereklidir.
26 Mart 2022, Avrupa gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder