Halkın Kendiliğinden Eyleminden Çıkarılacak Dersler

13 Şubat Cumartesi günü Kıbrıs'ın güneyinde bazı küçük sol örgütlerin çağrısıyla birkaç yüz kişilik küçük bir grup bir protesto eylemi gerçekleştirmeye teşebbüs etti. Eylemin amacı pandemi dolayısıyla uygulanan sıkı tedbirleri eleştirmek ve Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti tarafından özellikle imtiyazlı vatandaşlık ve pasaport işlemlerinde uygulanan yolsuzluk ve yozlaşmayı protesto etmekti. Pandemi dolayısıyla halkın yaşamakta olduğu ekonomik sıkıntılarsa, eylemin dile getirilemeyen asıl nedeniydi.

Sokağa çıkma yasaklarının devrede olduğu gerekçesiyle bu eyleme çok sert tepki gösteren hükümet, eylemi dağıtmak için polis çevik kuvvetleri, toma aracı ve gaz bombalarıyla eylemcilere saldırdı. 10 eylemci tutuklandı. Bazı eylemciler polis şiddetiyle hastanelik oldu.

Barışçıl bir protesto gösterisine karşı uygulanan bu şiddet, halkta çok ciddi bir öfke yarattı. Eylemi örgütleyenler ertesi cumartesine yeni bir eylem çağrısı yaptılar. Bu yeni eylem, geçen 20 Şubat Cumartesi günü, bir hafta öncekiyle mukayese edilemeyecek kadar yüksek ölçekli bir katılımla gerçekleşti. Halk,
"sol" parti olarak bilinen AKEL dahil hiçbir kitle partisinin eylemi desteklememesine rağmen, devlet terörüne karşı sokaklara döküldü! Gözlemciler, 8 ile 10 bin civarında bir kitlenin eyleme katılmış olduğunu belirtiyor.

AKEL, sokağa çıkma yasağı koşullarına rağmen demokratik protesto gösterilerinin vatandaşlık hakkı olduğunu ve engellenemeyecegine vurgu yaparak, cumartesi yapılacak olan ikinci eyleme karşı şiddet uygulamaması için hükümete çağrı yapmasına rağmen, eylemi desteklemeyeceğini açıklayarak, milletvekillerinin ve üyelerinin eyleme katılmaması için çağrı yaptı.

Eylem, AKEL’in bu çağrısına rağmen uzun yıllardan beri Güney Kıbrıs'ta görülmemiş bir kitlesellikle gerçekleşti. Bu eyleme tam donanımlı kolluk güçleriyle hazırlanan devlet, eylemin kitleselligi karşısında saldırmaya cesaret edemedi. Katılım düzeyi, eylem çağrısında bulunan küçük sol grupların toplayabileceği büyüklükte değildi. Hatta uzun yıllardan beri AKEL’in düzenlediği eylemlerde bile böylesi bir kitlesellige ulaşılamadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Halk kitleleri, kuzeyde 2 yıl önce, 22 Ocak 2019’da Afrika gazetesine karşı girişilen faşist linç eylemine duyulan öfkeyi dile getirmek için sokaklara döküldüğü gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin giriştiği faşist baskı ve saldırıya karşı duyduğu öfkeyi dile getirmek için de sokağa çıktı!

Kitlelerin kendiliğinden yükselen bu eyleminin gerçek nedeni pandeminin tetiklediği ekonomik sıkıntılardır. Kitleler ciddi ekonomik sorunlarla boğuşurken, egemenlerin sorunlara çözüm getirmek yerine bu ortamda bile kendi keselerini doldurmak için rüşvet ve yolsuzlukla uğraşması, duyulan tepkilerin artmasına neden oldu. Barışçıl bir gösteri yapmaya çalışan küçük bir kitleye karşı girişilen vahşi saldırı da bu tepkinin öfkeye dönüşmesine yol açtı.

20 Şubat günü yapılan eylemde halk sadece ekonomik sıkıntılara, yolsuzluklara ve devlet terörüne tepki göstermekle yetinmeyip, Kıbrıs sorununda gelinen çıkmaza ve çözümsüzlüğe de tepki gösterdi. Türkçe pankartlar taşıyarak "faşizme karşı omuz omuza" mücadelenin gerekliliğine vurgu yapıldı.

Ülkemizde ve dünyada derinleşen ekonomik kriz, burjuva emperyalist devletlerin gericiliğini ve çürümüşlüğünü, emperyalizmin ancak faşist baskılarla ayakta durabileceğini gösterdi. Kıbrıs halkı da bu gerçekle yüzleşmeye başladı...

Bu kitlesel protesto eylemi, Kıbrıs'ta barışın, çözümün ve ekonomik sıkıntıların giderilmesinin nasıl mümkün olabileceğini de gösterdi!

Kıbrıs'ta birleşme, bağımsızlık ve özgürlük, adanın her iki tarafındaki emekçilerin birbirine paralel ve artan ölçüde ortak, tek hedefe yönelmiş şekilde birlikte mücadelesiyle mümkün olacaktır! 


23 Şubat 2021, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar