Kıbrıs’ın Kuzeyinde Siyasal ve Ekonomik Sorunlar (1)

21. yüzyılın bu ilk çeyreğinde ekonomiyi ele alırken, önce dünyanın bütününde genel ekonomik duruma göz atmak zorundayız. Çünkü yaşamakta olduğumuz bilgisayar devrimiyle birlikte, iletişim ve ulaşımda dünyamız iyice küçülmüştür. Dünyanın en ücra köşesindeki ekonomik veya siyasi bir gelişme, tüm gezegende kısa sürede etkili olabilmektedir.

Peki günümüz dünyasının ekonomisine damgasını vuran en önemli unsur nedir?...

Bu unsur hiç kuşkusuz bilgisayar teknolojisiyle üretimde elde edilen otomasyon sayesinde, üretici güçlerdeki muazzam gelişmedir... Bu gelişmeyle birlikte üretim faaliyeti tamamıyla toplumsal bir nitelik kazanmış, toplumsallaşmış, insanın üzerindeki iş gücü yükünün çok büyük ölçüde azalması olanağı ortaya çıkmıştır. Fakat üretim teknolojisinde meydana gelen bu olanak emekçilerin çıkarları için kullanılmamakta, tersine emekçilerin ve dolayısıyla tüm toplumun zararına -örneğin silahlanma ve savaş için-, yani kapitalist özel mülkiyeti korumak ve aşırı kar elde etmek için kullanılmaktadır. Bu da işçiler üzerindeki angarya yükünü azaltmasına rağmen, üretimde bolluğu elde etmemizi engellemektedir.

Üretimin tamamen toplumsallaşmasına rağmen, toplumsal üretim araçları küçük bir azınlığın özel mülkiyetinde kalmaya devam etmektedir... Bu nedenle de küçük bir tekelciler grubunun halk kitleleri üzerindeki hegemonyası dayanılmaz bir hal almıştır. 

Bu durum üretici güçlerle üretim ilişkileri arasındaki çatışmayı daha da kesinleştirmiştir. Mevcut üretim ilişkilerinin üretici güçlerdeki düzeye ulaşabilmesi için, yani üretim ilişkilerinin de toplumsallaşması için, toplumun siyasal üst yapısında devrimci bir dönüşüm şarttır. Bu da ancak toplumsal üretim araçlarının sermaye sınıfının özel mülkü olmaktan çıkarılıp toplumsallaşmasıyla mümkündür.

Mülk sahibi sınıflar yani sermaye sahipleri bu dönüşümden korkmaktadır... Çünkü bu değişimin gerçekleşmesi halinde, toplum içindeki ayrıcalıklı konumlarını, sınıfsal iktidarlarını ve doğal olarak tüm mülklerini ve sermayelerini kaybedeceklerdir...

Burjuvazi bunu önlemek için her yola başvurmaktadır... Feodal toprak ağalarına karşı köylülüğün özgürleştirilmesi için burjuva demokrasisini savunan ilerici burjuvazinin yerini, toplumu baskı altında tutmak için her yolu mübah sayan gaddar bir mali oligarşi almıştır.

Oligarşi, işçi ve emekçileri emperyalist kapitalist boyunduruk altında tutabilmek için burjuva demokrasisinin bütün değerlerini yıkmıştır... Bilgisayar teknolojisi ve internet sayesinde demokrasi genişletilerek vatandaşlar devlet yönetiminde, yani demokraside daha aktif rol alacaklarına, temsili demokrasi olarak halka yutturulan demokrasi her geçen gün daha da kısıtlanmakta, vatandaş yönetim ve denetimden uzaklaştırılmaktadır. Günümüzde parlamenter demokrasinin aşırı gerici karakteri bu nedenle gözle görülür bir hal almıştır.


Emperyalist burjuvazi, üretici güçlerdeki muazzam gelişme karşısında üretim ilişkilerinde de toplumsallaşmayı önlemek için, işçileri kitleler halinde işten çıkarmaktadır. İşsizlik dünya çapında hızla artmaktadır. Yedek işçi ordusu durdurulamaz bir şekilde büyümektedir. İşsiz kitleler yaşama tutunabilmek için gerekli olan temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Kitlesel yoksulluk korkunç boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle geri kalmış ülkelerin metropollerinde bu yoksulluk ve sefalet çıplak gözle görülebilmektedir.

(...devamı)

6 Şubat 2021, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar