İki devletli Çözüm Fikri ve 50 Kişilik Kalabalık (1)

KKTC meclisinde Kıbrıs Türk halkı adına alınmış ve halk iradesinin "federal çözüm"den yana olduğunu ilan eden bir karar var. Bu karar orada durup birileri kanatları güçlü, merkezi zayıf, desantralize bir federasyonun en akılcı çözüm olacağını söylerken, başka birileri de artık federal çözüm seçeneğinin söz konusu olmadığını, Kıbrıs Türk halkı adına sadece iki devletli bir çözümü görüşebileceklerini söylüyor! Peki meclis kararı değişti mi? Hayır!

Demek ki ne meclis adı altında bir araya gelen 50 kişilik kalabalığın, ne de temsil ettiklerini iddia ettikleri halk topluluğunun hükmü yokmuş! Aldıkları karar bir kişinin dudakları arasında sıfırla çarpılabiliyormuş!

O "meclis"te muhalefet diye oturanlar, "Bizim federal çözüm kararımız hala yürürlükteyken, kim hangi yetkiyle halkımızın iradesini değiştirebilir, 'iki devletli çözüm' diye yeni bir siyaset belirleyebilir" diye hesap sorabilecek kadar muhalefet etmekten bile uzaktır!

Sayın Akıncı, geçtiğimiz hafta içinde kanatları güçlü desantralize bir federasyonun en mantıklı çözüm önerisi olduğunu söyledi. İşin ilginç tarafı, Kuzey Kıbrıs'taki yasadışı mecliste bulunan muhalefetin tümü de bu görüşü destekliyor. Aynı görüş Crans Montana dönüşünden itibaren Anastasiadis tarafından da sürekli vurgulanmaktadır. Daha da ilginci, Güney Kıbrıs'ta da neredeyse tüm partiler, iktidarıyla ve muhalefetiyle bu siyasal çizgiyi destekliyor.

Resmi olarak açıklanmamış olsa bile, öyle sanıyorum ki bu görüş Crans Montana’ya giden süreçte Ankara’nın da desteklediği bir görüştü. Ankara’nın Kıbrıs Rum liderliğinin bu çizgiyi kabul etmeyeceği varsayımından hareket etmiş olma olasılığı yüksektir. Ama evdeki hesap çarşıya uymayıp Anastasiadis de bu öneriye sıcak bakınca, üstelik bunu resmi ağızlardan dillendirince, çözümsüzlük politikasının sürdürülmesi için zemin değişimi gerekli hale geldi.

"Çözümsüzlük çözümdür" politikası, Anglo-Amerikan emperyalizminin ihtiyaç duyduğu statükoyu koruyabilmesinin emniyet subabıdır. 1968 yılından beri süregelen toplumlararası görüşmelerin tarihini bir incelerseniz, şöyle bir manzarayla karşılaşırsınız. Taraflar, önce çözüm bulmaya çok yaklaştıklarını duyurur ve gerçekleşmesi muhtemel çözüme yönelik  kitlelere umut pompalar. Vatandaşlar birkaç yıl  "çözüm olduydu, oluyordu, olacaktı" saçmalıklarıyla oyalanır; ardından bir uzlaşmaya varıldıydı, varılamadıydı derken birkaç yıl da görüşmelerin başarısızlığı ve umutların çökertilmesiyle geçer... Ardından tekrar başa dönülerek bu süreç bir kısır döngü şeklinde devam edip gider! 

(...devam edecek.)

27 Şubat 2021, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar