İstediğiniz taksimin kalıcılaşması mı?...

Şu anda hayatta olan nesillerin neredeyse tümü, Kıbrıs sorununun ortasına doğdu, bu sorunla birlikte yasadı... Ne yazık ki, bu sorunla iç içe yaşamamıza rağmen, bazılarımız hala Kıbrıs sorununun ne olduğunu bile anlayamadı...

Türkiye'nin Kıbrıs'a anayasal düzeni sağlamak için geldiğini sanacak kadar "saf" olanlarımız bile var...

20 Temmuz 1974 sabahında, TBMM’nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı savaş ilan ederek ordularını Kıbrıs'a gönderdiğini göz ardı eden bu çevreler, Türkiye'den sözüne sadık kalmasını, anayasal düzeni yeniden tesis ederek adadan çıkmasını talep ediyorlar...

Türkiye'nin Kıbrıs'taki hukuk dışı uygulamalarına, Kıbrıs Rum egemenleri de birtakım hukuk dışı uygulamalarla karşılık vermektedir... Türkiye'nin hukuk dışı uygulamalarını meşrulaştırma gayreti içinde,
Kıbrıs Türk liderliği de bu hukuksuzlukların bir parçası durumundadır.

Rum toplumu liderliğinin de, Türk toplumu liderliği gibi Anglo-Amerikan uşağı olduğundan en ufak kuşkum yoktur... Her iki tarafın da hedefi, adayı bölmek ve taksimi kalıcılaştırmaktır. Üzülerek görüyorum ki, "sol" geçinen bir kesim de, azınlık şövenizmi batağı içinde, bu ırkçı ve şöven politikalara destek vermektedir...

Kıbrıs Türk toplumu, hem Türkiye'nin, hem de Kıbrıs Rum egemen sınıflarının satranç taşı gibi kullandığı stratejik bir azınlığa dönüştürülmüştür...

Kıbrıs Türk toplumu, Türkiye'nin politikaları yüzünden, Kıbrıs Cumhuriyeti içerisindeki toplumsal haklarını yitirmiştir. 

Rum egemenlerinin politikaları yüzünden de, Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki bireysel haklarının çoğu budanmış durumdadır.

İşte, karma evliliklerden doğan çocuklarımızın, yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerimizin eşlerinin ve yurt dışında yaşayan Kıbrıs kökenli insanlarımızın vatandaşlık haklarının inkar edilmesi de bu hukuk dışılıklardan kaynaklanmaktadır.

Bunlar yetmezmiş gibi, "sol" geçinen bazı çevreler, Kıbrıs Türk toplumuna karşı uygulanan adaletsizliklerin düzeltilmesi için, toplumun Türkiye'yi adadan çıkarmasını istiyor... Bu mümkün mü?... Kıbrıs Türk toplumunun tek başına bunu yapacak gücü var mı?...

Toplumun büyük çoğunluğu Kıbrıs'taki de facto durumdan rahatsızdır. Hukuk dışı uygulamalara karşıdır. Örneğin TC'den nüfus aktarılmasına karşıdır. Uluslararası hukuk dışında yaşamak zorunda bırakılmamıza da karşıdır!

Peki ama, Kıbrıs'ın bütünü AB toprağıdır. Bu konuda AB ne yapıyor? Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetleri ne yapıyor? Adanın kuzeyine Cenevre Konvansiyonu'na aykırı nüfus taşınmasına karşı şikayette bulundu mu?... Ya ABD, İngiltere ve AB, Türkiye'yi uluslararası hukuka aykırı hareket etmekten dolayı uyardı mı?

Yani Türkiye'yi Kuzey Kıbrıs'tan Kıbrıslı Türklerin çıkarmasını mi ümit ediyor Rum toplumu liderliği?... Bize "Türkiye'yi adadan çıkarmazsanız sizin çocuklarınızın yasal hakkı olan vatandaşlıklarınızı vermem" mi diyecek?

Yani ABD, Britanya, Yunanistan ve Türkiye'nin birlikte tezgahladığı Kıbrıs'ın taksiminden tek başına Kıbrıs Türk toplumu mu sorumludur?... Bu günahın cezasını biz mi çekeceğiz?

Kıbrıs "sol"una sesleniyorum... Kıbrıs Rum liderliğinin bu politikasının, Kıbrıs Türk halkını Ankara'nın kucağına ittiğini, adadaki de facto durumu, taksimi daha da kalıcılaştırdığını göremiyor musunuz?... İstediğiniz bu mu?... Taksimin kalıcılaşması mı?...


25 Ekim 2022, Avrupa gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar