Derviş Ali Kavazoğlu'nun Ölümsüz Anısına...
11 Nisan 1965 ülkemiz tarihinin en karanlık günlerinden biridir. Bugün Derviş Ali Kavazoğlu sendikacı arkadaşı Kostas Mişaulis ile birlikte, faşist TMT’nin tetikçileri tarafindan katledilmiştir. 1950’ler ve 60’larda, çok zor şartlar altında, Kıbrıs halkının birliği, adanın emperyalizmden bağımsızlaştırılması ve proleter dünya devrimi uğruna canı pahasına bir mücadele yürütmüş olan Derviş Ali, temiz ve dürüst yaşamı, yürekli ve kahramanca mücadelesiyle ülkemiz devrimcilerine örnek olmuştur. Anısını mücadelemizde yaşatacağız!
Kıbrıs halkının 1931 yılında İngiliz sömürge idaresinin koyduğu vergilere karşı güçlü bir tepkisi oldu. Bu tepki bir ayaklanmaya donüştü ve bu ayaklanmanın siyasal önderliğini yapan kilise, Enosis sloganıyla kitlelere önderlik etti. O dönemde Kıbrıs Komünist Partisi, gecikmeli de olsa ayaklanmaya destek verdi. (Muhtemelen ENOSIS sloganının İngiliz emperyalizmini geriletici bir içerik taşıdığı değerlendirmesini yaptıkları için halk ayaklanmasını desteklediler). İngiliz sömürge yönetimi, vali konağını ateşe verecek kadar büyüyen bu ayaklanmayı bastırdıktan sonra, ülkedeki tüm siyasi partileri ve özellikle de komünist partisini yasakladı, önde gelen üyelerini sürgüne gönderdi ve hapsetti. 1939'da 2. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden ve SSCB’nin bu savaşa dahil olmasından sonra, 1941 yılında SSCB’nin kurduğu anti-faşist cepheye destek vermek zorunda kalan İngiltere, Kıbrıs'ta da sıkıyönetimi yumuşatarak siyasal yasakları kaldırdı. 1941 yılında Kıbrıs Komünist Partisi'nin legal kolu olarak kurulan AKEL partisi de, faşist İtalyan ve Alman ordularına karşı direnen Yunan işçi sınıfının iktidarı ele geçirmeye çok yaklaştığı bu dönemde, İngiliz emperyalizmini Ortadoğu'da zayıflatmak amacıyla ENOSIS hedefine destek verdi. AKEL önderliğinde bir anti-emperyalist hedef olarak oldukça güçlenen ENOSIS hareketinden korkan İngiliz sömürge idaresi, bu hareketi işçi sınıfının elinden almak için EOKA’yı ve TMT’yi örgütleyerek adayı bölme/taksim planlarını devreye soktu.
1950 yılından itibaren Enosis sloganı komünistlerin önderlik ettiği bir anti-emperyalist mücadelenin hedefi olmaktan çıkmaya, emperyalist işbirlikçisi gerici ve şövenistlerin sloganı haline dönüşmeye başlamıştı. Ortodoks kilisesinin başı milli lider olmuş, mücadelenin liderliği kiliseye geçmisti... Kilise önderliğindeki bu mücadele, gerçekte ENOSIS’e yönelik değildi. Onu tamamlayan TMT ve taksim mücadelesiyle birlikte ele alındığı zaman, amacın Kıbrıs ’ı bölmek olduğu çok net görülebilir. (Nitekim bu planın son safhaları 1974 Temmuz ve Ağustos aylarında hayata geçirilerek Kıbrıs bölünmüştür.)
Ne yazık ki Sovyetler Birliği'nde, o yıllarda, SSCB’nin güçlenmesini değil de yıkımını örgütleyen SBKP ve SSCB'nin başına çöreklenmiş Troçkist/Titocu çizgideki Kruşçev kliği iktidarı ele geçirmiş ve SSCB’mizi sosyalizmi inşa yolundan çıkarmıştı. O dönemdeki AKEL yönetimi özellikle 1953 yılında Stalin yoldaşın ölümünden sonra uluslararası komünist hareket içinde yaşanmakta olan gelişmeleri göremediği gibi, ENOSIS hareketinin de artık anti-emperyalist içeriğini kaybettiğini göremedi. Tamamen emperyalist güçlerin ve yerli gericiliğin elinde şöven milliyetçi bir harekete dönüşen, kilise ve vatan haini, Nazi işbirlikçisi Grivas’ın EOKA adlı örgütünün önderliğindeki ENOSIS hareketini desteklemeye devam etti... (devamı cumartesi)
14 Nisan 2020, Afrika gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder