Tükeniyor muyuz? (5)
Yunanistan güdümlü 1974 EOKA darbesi ve peşinden gelen Türk işgaliyle Kıbrıs'ın nüfusu etnik temelde birbirinden ayrılmıştır. Bu faşist Yunan darbesi ve "Türk Barış Harekatı" sırasında, eza, cefa, katliam, göç, vs. Kıbrıslı Rum ve Türk işçi ve emekçilerin alışılagelmiş yol arkadaşları olmuştur.
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan burjuvazisinin teminatı altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tarihi, garantilerin Kıbrıslı Rum ve Türk emekçileri açısından kitlesel katliam anlamına geldiğinin açık ıspatıdır. Bu tarih, Kıbrıslı Rumlarla Türklerin karşılıklı birbirlerini katletmesinin, Türkiye ve Yunanistan'ın Kıbrıs'a askeri ve diplomatik müdahalelerinin, İngiltere’nin tüm bu milli çatışmalar sayesinde Kıbrıs'taki egemenliğini sürdürmesinin, ABD'nin de Kıbrıs'tan askeri çıkarlar elde etmesinin tarihidir... Bu tarih; İngiliz, ABD, Türk, Yunan, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk burjuvalarının milli sorunun çözümünden tamamen hileli ve müflis çıktıklarının en bariz ıspatıdır. Bu nedenledir ki Kıbrıs, burjuva dünyada milli sorunun ele alınış tarzının ve burjuva çözüm (yani çözümsüzlük) tarzının mükemmel bir aynasıdır.
Kıbrıs sorununu çözmek isteyen herkes, Kıbrıs'taki İngiliz emperyalist amaçlarıyla, Türkiye-Yunanistan emperyalist amaçlarının burjuva çerçevede tatminini becerebilmelidir. Bu kadarıyla da kalmıyor... Arkalarda ABD'nin Kıbrıs'taki çıkarları da durmakta. Son dönemlerde, bildiğiniz gibi Avrupa Birliği de devreye girmiş durumdadır.
Tüm bunları dikkate alırsak, emperyalist sistem koşullarında, Kıbrıs'ın bugünkü somut konumunun, burjuvazinin üretebileceği tek çözüm olduğu görülecektir: Herşeyin askıda kaldığı ama herkesin de bildiğini okuduğu ve dengeleri kendi lehine değiştirmek için hummalı bir çaba içinde olduğu bir konum. İşte size çözüm!
Milli sorunun çözümünde burjuvazinin nefesi tükenmiştir. O sorun çözücü değil, sorun yaratıcıdır. Başka bir şey yapma yeteneği de kalmamıştır. Milli sorunu çözmek isteyen, burjuvazinin tahakkümünden kurtulma sorununu da çözmek zorundadır!
Hal böyleyken ülkemizin güneyinde de kuzeyinde de hem “sağ” hem “sol” siyasi kesimler Kıbrıs sorununun çözümünü BM çerçevesinde yapılacak anlaşmalarda aramaktadır. Yani Kıbrıs sorununun, bu çok bilinmezli denklemin bilinmezlerinin tatmin edilebileceği yalanının peşinde koşmaktadırlar. BM’nin, büyük emperyalist sermaye gruplarının çıkarlarını koruyan bir araca dönüştüğünü gözardı ederek, BM’den medet umuyorlar. 1968’den beri tam 51 yıldır BM arabuluculuğu işe yaramadı. Kıbrıs sorunu çözümlenemedi. Statüko daha da güçlenerek varlığını koruyor. Bu statüko en çok da Kıbrıs Türk toplumunun aleyhine işliyor. Toplumun giderek zayıfladığı ve yok oluşa sürüklendiği çok açık. Bunu herkes görebiliyor. Bu yüzden sağcısı da solcusu da “tükeniyoruz” diye yaygarayı basıyor.
E tükeneceğiz tabii!! Bizler emperyalist çözüm planlarının peşinde koşmaya devam edersek sonumuz tükenmektir.
Bu tükenişi önlemek istiyor muyuz? O halde burjuvazinin tahakkümünden, emperyalizmin tahakkümünden kurtulmanın yolunu bulmalıyız. Buna kafa yormalıyız.
Var mısınız?...
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan burjuvazisinin teminatı altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tarihi, garantilerin Kıbrıslı Rum ve Türk emekçileri açısından kitlesel katliam anlamına geldiğinin açık ıspatıdır. Bu tarih, Kıbrıslı Rumlarla Türklerin karşılıklı birbirlerini katletmesinin, Türkiye ve Yunanistan'ın Kıbrıs'a askeri ve diplomatik müdahalelerinin, İngiltere’nin tüm bu milli çatışmalar sayesinde Kıbrıs'taki egemenliğini sürdürmesinin, ABD'nin de Kıbrıs'tan askeri çıkarlar elde etmesinin tarihidir... Bu tarih; İngiliz, ABD, Türk, Yunan, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk burjuvalarının milli sorunun çözümünden tamamen hileli ve müflis çıktıklarının en bariz ıspatıdır. Bu nedenledir ki Kıbrıs, burjuva dünyada milli sorunun ele alınış tarzının ve burjuva çözüm (yani çözümsüzlük) tarzının mükemmel bir aynasıdır.
Kıbrıs sorununu çözmek isteyen herkes, Kıbrıs'taki İngiliz emperyalist amaçlarıyla, Türkiye-Yunanistan emperyalist amaçlarının burjuva çerçevede tatminini becerebilmelidir. Bu kadarıyla da kalmıyor... Arkalarda ABD'nin Kıbrıs'taki çıkarları da durmakta. Son dönemlerde, bildiğiniz gibi Avrupa Birliği de devreye girmiş durumdadır.
Tüm bunları dikkate alırsak, emperyalist sistem koşullarında, Kıbrıs'ın bugünkü somut konumunun, burjuvazinin üretebileceği tek çözüm olduğu görülecektir: Herşeyin askıda kaldığı ama herkesin de bildiğini okuduğu ve dengeleri kendi lehine değiştirmek için hummalı bir çaba içinde olduğu bir konum. İşte size çözüm!
Milli sorunun çözümünde burjuvazinin nefesi tükenmiştir. O sorun çözücü değil, sorun yaratıcıdır. Başka bir şey yapma yeteneği de kalmamıştır. Milli sorunu çözmek isteyen, burjuvazinin tahakkümünden kurtulma sorununu da çözmek zorundadır!
Hal böyleyken ülkemizin güneyinde de kuzeyinde de hem “sağ” hem “sol” siyasi kesimler Kıbrıs sorununun çözümünü BM çerçevesinde yapılacak anlaşmalarda aramaktadır. Yani Kıbrıs sorununun, bu çok bilinmezli denklemin bilinmezlerinin tatmin edilebileceği yalanının peşinde koşmaktadırlar. BM’nin, büyük emperyalist sermaye gruplarının çıkarlarını koruyan bir araca dönüştüğünü gözardı ederek, BM’den medet umuyorlar. 1968’den beri tam 51 yıldır BM arabuluculuğu işe yaramadı. Kıbrıs sorunu çözümlenemedi. Statüko daha da güçlenerek varlığını koruyor. Bu statüko en çok da Kıbrıs Türk toplumunun aleyhine işliyor. Toplumun giderek zayıfladığı ve yok oluşa sürüklendiği çok açık. Bunu herkes görebiliyor. Bu yüzden sağcısı da solcusu da “tükeniyoruz” diye yaygarayı basıyor.
E tükeneceğiz tabii!! Bizler emperyalist çözüm planlarının peşinde koşmaya devam edersek sonumuz tükenmektir.
Bu tükenişi önlemek istiyor muyuz? O halde burjuvazinin tahakkümünden, emperyalizmin tahakkümünden kurtulmanın yolunu bulmalıyız. Buna kafa yormalıyız.
Var mısınız?...
21 Aralık 2019, Afrika gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder