Tükeniyor muyuz? (2)
MİLLETLER SORUNU OLARAK KIBRIS SORUNU VE SORUNUN ÜRETİCİLERİ
Küçücük Kıbrıs, sorun milli sorun olduğunda, tüm burjuva dünyanın koskoca bir aynasıdır. 1950'lerden 1960'a kadarki Kıbrıs'a bir bakalım:
a- Bu dönemde Kıbrıs, Dünya halklarının azılı düşmanı İngiliz emperyalizminin sömürgesiydi. 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında İngiliz emperyalistleri Kıbrıs'ı bir pazarlık unsuru olarak, Almanya'ya karşı savaşta Yunanistan'ı İngiltere'nin yanına çekmek için kullandılar. Yarım ağızla da olsa, Kıbrıs’ı Yunanistan'a teklif ettiler. 2. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere Ortadoğu'daki etkinliğini yitirdi. Onun yerini Amerika Birleşik Devletleri aldı. Yunanistan'da da İngiltere'nin yerini ABD almıştı. ABD, SSCB’nin genişlemesini durdurmak kaygısıyla o dönemde yeni sömürgecilikten yanaydı.Sömürgeleri siyasal ve ekonomik olarak göbekten bağımlı "bağımsız" devletlere dönüştürmeyi amaçlıyordu. Bu noktada İngiltere ile ters düşen bir politika izliyordu.
b- 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'daki iç savaşta, önce İngiltere, sonra da ABD'nin desteğiyle komünistleri yenen milli hain Yunan burjuvazisi tarafından oluşturulan monarşist Yunanistan tam bir Amerikan yarı-sömürgesi konumundaydı. EOKA hareketi, işte bu Yunanistan ve bu Yunan burjuvazisi ile birleşmek hedefiyle başlatıldı. Amaç Yunan iç savaşı döneminde, özellikle 1941-49 yıllarında devrimci bir içeriğe sahip olan ENOSİS mücadelesini komünistlerin önderliğinde bir halk hareketi olmaktan çıkarmaktı. EOKA hareketi, Kıbrıs'ın İngiliz sömürgeciliğinden kurtuluşu sorununun ABD tarafından emperyalist amaçlarla kullanılmasından başka bir şey değildi!
EOKA’yı Yunanistan ve Yunanistan'ın ardında duran ABD her türlü araçla destekledi (para, silah, sorunu BM’ye taşımak gibi). Hareketin kurucusu Grivas, azılı anti-komünist bir Anglo-Amerikan ajanıydı. EOKA hareketinin bu gerici içeriği, onun anavatanla birlik (ENOSİS) sloganının da karşı devrimci olduğunu açıkça ilan ediyordu.
c- Kıbrıs Rum hakim sınıflarının amacı uluslarını bağımsızlığa kavuşturmak değil, kendi ayrıcalıklarını korumak ve geliştirmekti. İngilizlere karşı da güçsüz olduklarından, amaçlarına ulaşmak için aradıkları desteği Kıbrıslı Rum, Türk ve dünya işçi sınıfında değil, dünya burjuvazisinde, emperyalist "anavatan" burjuvazisinde ve emperyalist ABD burjuvazisinde buldular.
Kıbrıs emekçilerinin yaşamak zorunda kaldıkları katliamların ardındaki güçlerden ikisi, tam tamına bu emperyalist güçlerdir (Yunanistan ve ABD). Sadece bu olgu Kıbrıs Rum hakim sınıflarının Kıbrıs emekçilerine bağımsızlık, özgürlük getirmesinin imkansız olduğunu teslim etmektedir. Onlar kendi çıkarları için Kıbrıs'ı ve Kıbrıs'ın emekçi halkını ta başından emperyalist güçlere peşkeş çektiler.
Kıbrıs Rum hakim sınıfları, bunların ardında duran Yunanistan ve her ikisinin de ardında duran ABD'nin oluşturduğu üçgene karşı Kıbrıs'taki etkinliğini koruma savaşı veren İngiliz emperyalistleri, kullanmakta çok usta ve tecrübeli oldukları bir yöntemi devreye sokmakta gecikmediler: Hakimiyetlerini sürdürmek için sömürge ülke halkları saflarındaki her türlü farklılığı azdırmak ve kullanmak!... (...yazının devamı)
Küçücük Kıbrıs, sorun milli sorun olduğunda, tüm burjuva dünyanın koskoca bir aynasıdır. 1950'lerden 1960'a kadarki Kıbrıs'a bir bakalım:
a- Bu dönemde Kıbrıs, Dünya halklarının azılı düşmanı İngiliz emperyalizminin sömürgesiydi. 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında İngiliz emperyalistleri Kıbrıs'ı bir pazarlık unsuru olarak, Almanya'ya karşı savaşta Yunanistan'ı İngiltere'nin yanına çekmek için kullandılar. Yarım ağızla da olsa, Kıbrıs’ı Yunanistan'a teklif ettiler. 2. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere Ortadoğu'daki etkinliğini yitirdi. Onun yerini Amerika Birleşik Devletleri aldı. Yunanistan'da da İngiltere'nin yerini ABD almıştı. ABD, SSCB’nin genişlemesini durdurmak kaygısıyla o dönemde yeni sömürgecilikten yanaydı.Sömürgeleri siyasal ve ekonomik olarak göbekten bağımlı "bağımsız" devletlere dönüştürmeyi amaçlıyordu. Bu noktada İngiltere ile ters düşen bir politika izliyordu.
b- 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'daki iç savaşta, önce İngiltere, sonra da ABD'nin desteğiyle komünistleri yenen milli hain Yunan burjuvazisi tarafından oluşturulan monarşist Yunanistan tam bir Amerikan yarı-sömürgesi konumundaydı. EOKA hareketi, işte bu Yunanistan ve bu Yunan burjuvazisi ile birleşmek hedefiyle başlatıldı. Amaç Yunan iç savaşı döneminde, özellikle 1941-49 yıllarında devrimci bir içeriğe sahip olan ENOSİS mücadelesini komünistlerin önderliğinde bir halk hareketi olmaktan çıkarmaktı. EOKA hareketi, Kıbrıs'ın İngiliz sömürgeciliğinden kurtuluşu sorununun ABD tarafından emperyalist amaçlarla kullanılmasından başka bir şey değildi!
EOKA’yı Yunanistan ve Yunanistan'ın ardında duran ABD her türlü araçla destekledi (para, silah, sorunu BM’ye taşımak gibi). Hareketin kurucusu Grivas, azılı anti-komünist bir Anglo-Amerikan ajanıydı. EOKA hareketinin bu gerici içeriği, onun anavatanla birlik (ENOSİS) sloganının da karşı devrimci olduğunu açıkça ilan ediyordu.
c- Kıbrıs Rum hakim sınıflarının amacı uluslarını bağımsızlığa kavuşturmak değil, kendi ayrıcalıklarını korumak ve geliştirmekti. İngilizlere karşı da güçsüz olduklarından, amaçlarına ulaşmak için aradıkları desteği Kıbrıslı Rum, Türk ve dünya işçi sınıfında değil, dünya burjuvazisinde, emperyalist "anavatan" burjuvazisinde ve emperyalist ABD burjuvazisinde buldular.
Kıbrıs emekçilerinin yaşamak zorunda kaldıkları katliamların ardındaki güçlerden ikisi, tam tamına bu emperyalist güçlerdir (Yunanistan ve ABD). Sadece bu olgu Kıbrıs Rum hakim sınıflarının Kıbrıs emekçilerine bağımsızlık, özgürlük getirmesinin imkansız olduğunu teslim etmektedir. Onlar kendi çıkarları için Kıbrıs'ı ve Kıbrıs'ın emekçi halkını ta başından emperyalist güçlere peşkeş çektiler.
Kıbrıs Rum hakim sınıfları, bunların ardında duran Yunanistan ve her ikisinin de ardında duran ABD'nin oluşturduğu üçgene karşı Kıbrıs'taki etkinliğini koruma savaşı veren İngiliz emperyalistleri, kullanmakta çok usta ve tecrübeli oldukları bir yöntemi devreye sokmakta gecikmediler: Hakimiyetlerini sürdürmek için sömürge ülke halkları saflarındaki her türlü farklılığı azdırmak ve kullanmak!... (...yazının devamı)
10 Aralık 2019, Afrika gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder