İşte Gerçek Mücadele Ruhu! - Gençlerin İsyanı
“Bu toplum bitti” diyorlardı.
“Bizden bir şey olmaz” diyorlardı.
15 Ocak 2020 Çarşamba gecesi bütün dünya bu toplumun dimdik ayakta olduğuna tanık oldu.
Kuzey Kıbrıs’ı yönetenlerin durdurak bilmeyen zamlarına ve vergilerine karşı gençler sesini yükseltti. Sosyal medya üzerinden gençlere 30 binli rakamların üzerinde destek yağdı. Geçen çarşamba gecesi yapılan eylemde de çok etkili bir kalabalık vardı.
Rahatlıkla diyebilirim ki, 1974 yılından sonra Kıbrıs'ın kuzeyinde gerçekleşen en heyacanlı, en coşkulu miting oldu.
Geçen çarşamba gecesine kadar halkımız içinde hitabet yeteneğiyle tanınıp bilinen birkaç isim vardı. Ama geçen çarşamba gecesi toplumumuzda hitabet yeteneği güçlü daha nice insanlarımızın olduğuna tanık olduk. Hayatında ilk kez kürsüye çıkan insanlar 40 yıllık politikacılardan çok daha etkili konuşmalar yaptı. Konuşmaları etkileyiciydi; çünkü içten ve samimiydiler. İçlerinden geleni söylediler, ve 46 yıldan beri Kuzey Kıbrıs halkına yaşatılan mağduriyetlere öfkelerini haykırdılar.
1976’dan beri küçüklü büyüklü ama hiç sonu gelmeyen devalüasyon dalgalarıyla halkımız yoksullaştırılıyor. Birileri ikide birde kirli ellerini ceplerimize ve bankalardaki birikimlerimize daldırarak alın terimizi çalıyor. Alım gücümüz ve yaşam kalitemiz sürekli düşüyor. Ne asgari ücretin ne de aldığımız maaşların bir değeri kalmadı. 46 yılın sonunda nüfusumuzun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında ve önemli bir kesimi de açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildi.
Ankaraya bağımlı alt yönetimin siyasileri, halkın menfaatlerini korumak yerine Ankara'daki oligarkların çıkarlarını korumaya soyundular. Ülkenin egemenliğini Ankaraya sattılar. Kendi halklarının, kendi seçmenlerinin sefaleti pahasına, 1964 yılından beri tam 56 yıldır toplumumuzu uluslararası hukukun dışında, uluslararası toplumdan kopuk yaşamaya mahkum ettiler.
Kıbrıs'la ilgili olarak Türkiye oligarklarının, Türkiye burjuvazisinin çıkarına olan her adım, Kıbrıslı Türklerin haklarının budanması ve gasp edilmesi pahasına atıldı.
Bunlar yetmiyormuş gibi, gülünç maaş ve ücretlere mahkum edilen, sendikasızlığa zorlanan halkımıza ikide bir zam ve vergi artışı!
Zenginlere vergi affı, halka zam!
İşçilerinin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığını ödemeyen işverenlere af, elektrik ve su borcunu ödemeyen beş yıldızlı otellere, üniversite patronlarına af! Mercedes ve ciplerinin seyrüseferini ödemeyen zenginlere af! Vatandaşa da fiyat artışı ve zam!
Ete zam! Süte zam! Suya zam! Elektriğe zam! Tüp gaza zam!... ve bunca zamma rağmen hizmet yok. Yol güvenliği sıfır... Sokaklarda dolaşma güvenliği sıfır. Hatta evlerimizin içinde bile güvenliğimiz sıfır.
İşte gençler buna isyan etti!
“Bizden bir şey olmaz” diyorlardı.
15 Ocak 2020 Çarşamba gecesi bütün dünya bu toplumun dimdik ayakta olduğuna tanık oldu.
Kuzey Kıbrıs’ı yönetenlerin durdurak bilmeyen zamlarına ve vergilerine karşı gençler sesini yükseltti. Sosyal medya üzerinden gençlere 30 binli rakamların üzerinde destek yağdı. Geçen çarşamba gecesi yapılan eylemde de çok etkili bir kalabalık vardı.
Rahatlıkla diyebilirim ki, 1974 yılından sonra Kıbrıs'ın kuzeyinde gerçekleşen en heyacanlı, en coşkulu miting oldu.
Geçen çarşamba gecesine kadar halkımız içinde hitabet yeteneğiyle tanınıp bilinen birkaç isim vardı. Ama geçen çarşamba gecesi toplumumuzda hitabet yeteneği güçlü daha nice insanlarımızın olduğuna tanık olduk. Hayatında ilk kez kürsüye çıkan insanlar 40 yıllık politikacılardan çok daha etkili konuşmalar yaptı. Konuşmaları etkileyiciydi; çünkü içten ve samimiydiler. İçlerinden geleni söylediler, ve 46 yıldan beri Kuzey Kıbrıs halkına yaşatılan mağduriyetlere öfkelerini haykırdılar.
1976’dan beri küçüklü büyüklü ama hiç sonu gelmeyen devalüasyon dalgalarıyla halkımız yoksullaştırılıyor. Birileri ikide birde kirli ellerini ceplerimize ve bankalardaki birikimlerimize daldırarak alın terimizi çalıyor. Alım gücümüz ve yaşam kalitemiz sürekli düşüyor. Ne asgari ücretin ne de aldığımız maaşların bir değeri kalmadı. 46 yılın sonunda nüfusumuzun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında ve önemli bir kesimi de açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edildi.
Ankaraya bağımlı alt yönetimin siyasileri, halkın menfaatlerini korumak yerine Ankara'daki oligarkların çıkarlarını korumaya soyundular. Ülkenin egemenliğini Ankaraya sattılar. Kendi halklarının, kendi seçmenlerinin sefaleti pahasına, 1964 yılından beri tam 56 yıldır toplumumuzu uluslararası hukukun dışında, uluslararası toplumdan kopuk yaşamaya mahkum ettiler.
Kıbrıs'la ilgili olarak Türkiye oligarklarının, Türkiye burjuvazisinin çıkarına olan her adım, Kıbrıslı Türklerin haklarının budanması ve gasp edilmesi pahasına atıldı.
Bunlar yetmiyormuş gibi, gülünç maaş ve ücretlere mahkum edilen, sendikasızlığa zorlanan halkımıza ikide bir zam ve vergi artışı!
Zenginlere vergi affı, halka zam!
İşçilerinin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığını ödemeyen işverenlere af, elektrik ve su borcunu ödemeyen beş yıldızlı otellere, üniversite patronlarına af! Mercedes ve ciplerinin seyrüseferini ödemeyen zenginlere af! Vatandaşa da fiyat artışı ve zam!
Ete zam! Süte zam! Suya zam! Elektriğe zam! Tüp gaza zam!... ve bunca zamma rağmen hizmet yok. Yol güvenliği sıfır... Sokaklarda dolaşma güvenliği sıfır. Hatta evlerimizin içinde bile güvenliğimiz sıfır.
İşte gençler buna isyan etti!
18 Ocak 2020, Afrika gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder