İşgale İşgal Diyebilen Kim Var?

Geçen haftaki köşe yazılarımda Türkiye devlet yöneticilerinin Akıncı'ya karşı başlatmış olduğu siyasi kampanyanın nedenlerini irdelemeye çalışmış, bunu esas olarak siyasi gözlemlerime dayanarak yapmıştım. Kuşkusuz siyasi gözlemlerimizde yanılmamız mümkündür. Ama sözkonusu gözlemler aynı zamanda önemli siyasal olgulara dayanarak yapılmış olduğundan, yanılma payımın zayıf olduğuna inanıyorum. Gene de sorgulamakta yarar var; ya yanılıyorsam?

Ya Akıncı da tıpkı Makarios'un 1974 yazında sert bir nota vererek Yunanistan'a karşı çıktığı gibi Türkiye'ye karşı çıkıyorsa ve bundan dolayı da Türkiye egemenlerinin öfkesini üzerine çekmişse ne olacak? İşte o zaman hatalı bir yorumda bulunduğum için pişmanlık duyacağımdan eminim.

Peki ama ya haklıysam? Ya tüm bu yaşananlar bir “Osmanlı tezgahı”ysa? Ya bu “Osmanlı tezgahı”nı hazırlayanlar, önümüzdeki dönemde sadece Kıbrıs'ta değil, tüm Doğu Akdeniz bölgesinde yeni “oldu-bittilere” hazırlanıyor, ve bunu da en başarılı ve inandırıcı şekilde, üstelik de büyük oranda halkın desteğini de arkalarına alarak, ancak Akıncı ile, ama Türkiye ile kavgalı görüntüsü verilmiş bir Akıncı ile başarabileceklerine inandıkları için oynuyorsa?...

En iyisi bu tartışmayı bir yana bırakıp başka bir kıstasa göre hareket etmek... Tezgah mıydı değil miydi tartışması yerine, gelecek seçimlerde destekleyeceğimiz adayda şu basit kıstasa uygunluk olup olmadığına bakmalıyız: Genç gazeteci Çağdaş Öğüç’ten alıntı yapıyorum; “İşgale işgal demeyen, bu ülkedeki işgali bitirmek için çalışmayan ve seçim denilen bu saçmalığı bir işgal mücadelesine çevirmeyen kimseye oy falan yok!"

Bu arada değinmeden geçemeyeceğim önemli bir nokta daha var. Türkiye egemenlerinin siyasi temsilcileri ve devlet yetkilileri, seçimler vesilesiyle ve her fırsatta toplumumuzu küçük düşürme ve itibarsızlaştırma gayreti içindedirler. İrsen Küçük’e açık hava toplantısında “maaşın kaç” diye sorup ardından Kıbrıs Türk halkına “beslemeler” diye hakaret eden zihniyet, şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi istedikleri sonucu elde etmek için yürüttükleri siyasi müdahaleyi halkımıza hakaretler yağdırarak sürdürmektedirler. Halkımızı aşağılamaktadırlar. Amaç halkımızı baskı altında tutmak ve sindirmektir. Türkiye’deki dinci faşist rejim, bu baskı ve sindirme politikalarına iktidarı ve muhalefeti ile son vermezse, bizler halkımızın itibarını ve çıkarlarını en iyi şekilde korumasını da biliriz ve buna hazırız.

Türkiye’ye sunni İslam gericiliğini dayatıp ülkeyi dinci gerici faşist bir zihniyetle yöneten AKP iktidarında tam bir tek adam yönetimi hüküm sürmektedir. Muhalif olup da içeri tıkılmayan gazeteci yoktur. Demokrasi talep edip de hapse tıkılmayan politikacı kalmadı. Kıbrıs'ın kuzeyini de kendilerine benzeterek, demokrasiden, hoşgörüden uzak bir baskı rejimiyle yönetmek sevdasında olan Türk hakim sınıfları ve AKP gericiliği bunu başaramayacaktır...


18 Şubat 2020, Afrika gazetesi

Yorumlar

Popüler Yayınlar